Scrolltop arrow icon
Left arrow icon Tüm kategoriler
Close icon
Haberler
İngilizce öğrenme
Ebeveynler için Novakid
TR
TR flag icon
Mobile close icon
CTA background
Çocuğunuz için en iyi İngilizce derslerini planlayın
ÜCRETSİZ DENEYİN
Paylaş
LinkedIn share icon
Evde iki çocuğuyla oynayan anne, konsept Montessori eğitimi, illüstrasyon
Çocuğun eğitimi
Star icon
20.07.2023
Time icon 6 min
Comment icon 0 yorum

Montessori eğitimi nedir? İşte Montessori yaklaşımına dair ebeveynlerin bilmesi gerekenler!

İçindekiler

Montessori eğitim yaklaşımı, son zamanlarda daha da popülerleşen, geleneksel eğitime alternatif olarak karşımıza çıkan bir metot. Eğer Montessori yöntemi ilginizi çekiyorsa ve çocuğunuzun eğitimini bu yöntemle sürdürmek istiyorsanız, en azından bazı özelliklerini kullanmayı hedefliyorsanız şüphesiz ki bu kavram hakkında yeterli bilgiyi edinmeniz gerekiyor. 

Bu içeriğimizde Montessori eğitiminin ne olduğundan, özelliklerinden, prensiplerinden, faydalarından bahsettik. O hâlde gelin “Montessori metodu nedir?” sorusunun cevabını aramaya başlayalım.

Montessori eğitimi ne demek?

Montessori eğitimi, İtalyan eğitimci Maria Montessori tarafından ortaya koyulan, tamamen öğrencinin bireysel istek ve ihtiyaçlarına bağlı olarak gelişen, öğrenciyi sadece akademik olarak değil, kişisel olarak da yetiştirmeyi hedefleyen bir eğitim metodudur. 

Montessori metodu, yüz yılı aşkın bir süredir dünyanın dört bir yanında kullanılmaktadır. Birçok uzman bu yöntemin günün şartlarına uygun olmadığını öne sürse de Montessori yöntemini savunanlar metodun prensiplerinin evrensel ve zamansız olduğunu iddia eder.

Chloe Marshall’a göre (2017) Montessori eğitimi, geleneksel eğitimin odaklandığı akademik başarıdan ziyade öğrencilerin empati, bağımsızlık, iletişim gibi yeteneklerinin gelişmesine daha çok yoğunlaşır.

Montessori eğitimi nedir, nasıl çalışır?

Metodun kurucusu Maria Montessori’ye göre eğitim, bir şeyler öğrenmekten ibaret olmayıp çocukların vicdani duygularına da hitap etmelidir. Öğrenciyi her zaman merkeze alan Montessori metodunda oyun, öğrenmenin en temel yöntemi olarak kabul edilir. 

Zira oyun yaşındaki öğrencilerin, gerekli dersleri yaşamak istedikleri duyguları deneyimleyerek; ilgi alanlarıyla, merak ettiği konularla bağdaştırarak öğrenmeleri onlar için daha verimli olur. 

Uzmanlar, Montessori metodunun bu bağlamda çocukları uzun vadede başarıya hazırladığını öne sürer.

Novakid’in eğitim yetkilisi Adrienne Laundry, Montessori metoduyla ilgili fikirlerini aşağıdaki şekilde belirtiyor:

“Montessori yöntemi, besleyici bir ortamda, öğrencinin yürüttüğü, öğretmenin ise yol gösterdiği bir eğitim anlayışını hedefler. Buradaki “ortam” faktörü, anlamlı ve bağımsız bir öğrenme deneyimi için oldukça önemlidir. Montessori yöntemi, genç çocuklara yabancı dil öğretirken kullanılabilecek, mükemmel bir çözümdür. Ebeveynler olarak çocuklarımızın giyimi, oyun oynaması, yemeğe hazırlanması gibi günlük rutinlerinde yeni bir dil kullanmalıyız. Kullandığımız kelimeler çok basit olsa da olur: “Şapkanı tak.”; “Bilgisayarını aç.”; “Biraz tuz ekleyelim.”. Bunun gibi sürekli tekrarlar ve alıştırma imkânı, çocukların yeni dil yapılarına alışmasına yardımcı olmakla birlikte pratik bir öğrenme deneyimi için gereken ortamı oluşturur.” 

 

Bununla birlikte Montessori’ye göre çocuk yetiştirirken her zaman doğal gelişim yasalarına, doğal reaksiyonlara, çocukların doğal eğilimlerine önem verilmelidir. Bu sebeple Montessori yönteminde öğrencilerin entelektüel yanlarıyla birlikte duyguları ve içgüdüleri de merkeze alınır. Bu yöntemle birlikte gerekli ihtiyaçların karşılandığı bir ortamdaki öğrencinin bilgiye olan açlığının kendiliğinden ortaya çıkması, çocuğun öğrenmeye motive olması beklenir.

Montessori eğitiminin ana prensipleri

Montessori eğitim anlayışı, bazı ana prensipler üzerine kurulmuştur. Gelin bu 10 ana prensibi inceleyelim.

  • Çocuğa saygı

Montessori anlayışındaki en önemli prensip, çocuğa saygı duymaktır. Bu saygı, çocuğun dikkatini bozmayarak, onlara seçim yapma özgürlüğü tanıyarak, kendi başlarına öğrenme seçeneği sunarak sağlanır. 

  • Emici akıl

Montessori’ye göre çocukların beyni özellikle altı yaşa kadar adeta bir sünger gibi bütün bilgileri emer. Montessori, bu aralığa “emici akıl” adını verir. 0-6 yaş arasındaki çocuklar, sadece yaşayarak etraflarındaki dünya hakkında bir sürü şey öğrenirler. Duyuları sayesinde dünyayı kavrarlar, sonrasında ise düşünen varlıklar oldukları için bunu bir mantığa oturturlar. 

  • Hassas aralıklar

Montessori’nin pedagoji anlayışında çocukların bazı yetenekleri daha iyi öğrenebilecekleri özel aralıklar olduğuna inanılır. Bunlara hassas aralıklar denir ve sadece çocukların bu yetenekleri öğrenebilmesine yetecek kadar sürerler. Hassas aralıkların zamanı ve süresi çocuktan çocuğa değişir. Montessori öğretmenleri, çocukları gözlemleyerek doğru zamanı bulmalı ve öğrencilerini buna göre yönlendirmelidir.

  • Öğrenme ortamını hazırlama

Montessori anlayışında öğrenme ortamı oldukça büyük bir yer kaplar. Sınıflar özenle hazırlanarak çocukların eğlenebileceği, öğrenme süreçlerinin desteklenebileceği yerler hâline getirilir. 

Bir Montessori sınıfı çocukların elleriyle oynayabileceği, eğip bükebileceği, çeşitli duyularına hitap eden, onları keşfe davet eden materyaller içerir. Çocuklar bu sınıflarda istedikleri yere gidip arkadaşlarıyla etkileşim kurabilirler. Bu şekilde tasarlanmış bir ortam, çocukların bireysel olarak gelişimine yardımcı olurken onlara istedikleri aktiviteleri seçme özgürlüğü tanır.

  • Çocuğu her anlamda eğitme

Montessori eğitimi çocuğa sadece matematik gibi konularla akademik bir öğrenme deneyimi sunmakla kalmaz, aynı zamanda entelektüel, fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimlerine de destek olan bir yaklaşım izler. 

  • Otonom öğrenme

Kişinin kendi kendine öğrenmesi anlamına gelen “otonom öğrenme” kavramı, çocukların kendilerini eğitebileceği görüşünü savunur. Bu fikir, Montessori metodunun en önemli yapı taşlarından bir tanesidir. Montessori öğretmenleri, bu fikre dayanarak çocukların kendilerini eğitebilmesi için ihtiyaç duydukları ortamı, ilhamı, rehberliği ve motivasyonu sağlamakla yükümlüdür.

  • Bireysel öğrenme

Montessori eğitiminde her çocuk kendi gelişim evresine, öğrenme hızına, ilgi ve ihtiyaçlarına göre bireysel bir şekilde öğrenir. Öğretmenler, öğrencileri gözlemleyerek öğrenme sürecinde onlara destek olurlar.

  • Hareket ve seçim özgürlüğü

Doktor Maria Montessori, çocukların en iyi şekilde öğrenmeleri için istedikleri gibi hareket edebilmelerinin, yapmak istedikleri işleri seçebilmeleri ve ilgi duydukları şeylere yönelebilmelerinin vazgeçilmez unsurlar olduğunu gözlemlemiştir. Montessori eğitimi de bu yönden çocuklara her alanda özgürlük tanıyan bir yaklaşım olarak gelişti.

  • İç motivasyon

Montessori yaklaşımı, öğrenmenin kendisini bir ödül olarak gördüğü için çocuklara ayrı ödüllendirmeler yapmaz. Öğrenmek başı başına keyifli bir aktivite ve ödül olduğu için çocukların elde ettiği başarı hissiyle birlikte öğrenmeye yönelmeleri beklenir, yani bu yaklaşıma göre çocuklar zaten öğrenmeye yönelik bir motivasyona sahiptir.

  • Bağımsızlık

Montessori eğitimi, bir bağımsızlık eğitimidir. Çocuklara kendi başlarına hareket edebilmeleri, düşünebilmeleri ve öğrenebilmeleri için gereken ortamı, materyali ve rehberliği sağlar. Çocukları, öğrenmeye hazır bir şekilde doğmuş, gerekli şartlar altında kendi kendine öğrenebilecek kişiler olarak görür. 

Ebeveyn misiniz? ve deneyiminizi paylaşmak istiyor musunuz?
Hikayenizi anlatmak için bize ulaşın.

Montessori eğitiminin özellikleri

Montessori eğitim yaklaşımında izlenen yöntemlerin bazılarına da aşağıdan göz atabilirsiniz.

  • Karma yaşlı sınıflar

Montessori eğitiminde farklı yaşlardaki çocuklar aynı sınıflarda eğitim görürler. Çünkü bu anlayış, çocukların çeşitli yaşlara ve yeteneklere sahip olan bir topluluğun içerisinde daha iyi gelişebileceklerini, birbirinden faydalanabileceklerini öne sürer. Büyük çocuklar küçüklere rol model olurlar, küçükler onları gözlemleyerek yeni şeyler öğrenirler. Böylece çocukların birbirine yardım ettiği, sosyal yeteneklerinin geliştiği bir ortam sağlanır.

  • “Rehber” veya “gözlemci” öğretmen rolü

Montessori eğitiminde öğretmenin ana görevi çocuklara ne yapacaklarını söylemek değil, onları izlemek ve onlara rehber olmaktır. Öğretmen her çocuğun ilgisini ve yeni konulara ne kadar hazır olduğunu gözlemler ve çocuğu buna göre uygun aktivitelere yönlendirir. 

  • Duyusal öğrenme

Montessori eğitiminde sadece dinleyerek, izleyerek veya okuyarak değil, bütün duyularla öğrenilir. Montessori eğitim materyalleri, öğrencinin sadece eliyle değil, bütün duyularıyla keşfedebileceği şekilde tasarlanır. Bu materyaller çocukların yaptıklarına göre anında geri bildirim verdikleri için öğrenciler hatalarını kendi başlarına düzeltebilir, soyut düşünme yeteneklerini geliştirebilirler.

  • Sınırlı özgürlük

Montessori eğitimi, özgürlük ve kurallar arasında bir dengenin üzerine inşa edilmiştir. Çocuklara aktivitelerini seçme ve öğrenme süreçlerini yönlendirme özgürlüğü tanınır fakat bu özgürlük, sınıf ortamı ve öğretmenin koyduğu sınırlar içerisinde geçerlidir. Bu yaklaşım, çocuğun destekleyici ve güvenli bir ortam içerisinde hayatı keşfetmesine, kararlar vermesine ve özgüveninin geliştirmesine yardımcı olur.

Montessori eğitiminin geleneksel eğitimden farkları

Montessori eğitim anlayışı, geleneksel anlayıştan oldukça farklı bir şekilde çalışır. Peki alışık olduğumuz sınıfların Montessori sınıflarından farkları nelerdir? Gelin bunları inceleyelim!

  • Öğretmenin rolü

Öğretmen figürü, geleneksel eğitim anlayışında olayın merkezinde yer alır. Öğrencilere talimatlar verir, ödevler verir, başarılarını ölçer. Öğretmenler geleneksel anlayışta işlerin ne hızda ilerleyeceğini belirler ve öğrencilerin de öğretmene uyması beklenir.

Montessori eğitiminde ise öğretmen daha çok bir rehber olarak görülür. Öğretmen, her çocuğu bireysel olarak inceler ve ilgi alanlarını, ihtiyaçlarını gözlemleyerek bunlara uygun materyal ve aktiviteler sağlar. Montessori öğretmenleri, çocuğu bir hedefe doğrudan yönlendirmek yerine ona rehberlik ederler ve çocuğun kendi motivasyonuyla, kendi başına çalışmasını sağlamayı hedeflerler.

  • Öğrenme ortamı

Klasik sınıflarda her biri tahtaya bakan, düzenli bir şekilde dizilmiş sıralar bulunur. Öğrenme ortamını çok büyük oranda öğretmenler kontrol eder.

Montessori sınıflarında ise ortam; çocukların keşfetmesini, bağımsızlığını, sosyal etkileşimlerini teşvik etmek için özel olarak tasarlanır. Sınıflarda bolca açık alan, Montessori eğitim materyalleriyle dolu raflar, çocuklara uygun boyutta oyuncaklar bulunur. Çocuklar en rahat oldukları yeri seçerek sınıfta gruplar hâlinde veya bireysel olarak çalışabilirler.

  • Müfredat ve değerlendirme

Geleneksel eğitimde genellikle bütün öğrenciler önceden belirlenmiş, sabit bir müfredata tabi tutulur. Öğrenciler önceden planlanmış zamanlarda önceden planlanmış konuları öğrenirler, başarıları ise testlerle ve puanlarla ölçülür.

Montessori eğitiminde müfredat esnek ve kişiseldir. Her öğrenci, konularda kendini rahat hissettiği kadar ilerler. Montessori öğrencileri değerlendirilmek için alışık olduğumuz, standart sınavlara girmezler. Bunun yerine ilerlemeleri kişisel gözlemlerle, yaptıkları etkinliklerle ve kendilerine biçtikleri değerle ölçülür. Bu sayede notlara odaklanmak yerine daha sevgi dolu bir yaklaşım izlenir.

  • Sosyal beceriler

Öğrenciler, geleneksel eğitim anlayışında çoğu zaman yaşlarına göre sınıflandırılır. Bu durum, çocukların sadece kendileriyle aynı gelişim aşamasında olan çocuklarla etkileşime girebilmesine sebep olur.

Montessori modelinde ise her yaştan öğrenci karışık olarak sınıfta bulunduğu için farklı yaş grupları birbiriyle etkileşim kurabilir. Bu şekilde öğrencilere yardımlaşma, empati gibi değerleri öğreten Montessori modeli; teneffüs, grup ödevleri gibi sosyalleşme aktiviteleri içeren geleneksel eğitim modelinin aksine çocukların sosyal gelişimine gün boyunca katkı sağlamayı hedefler.

  • Disiplin anlayışı

Geleneksel okullarda disiplin öğretmen tarafından çocuklara işlenen bir olgudur. Öğretmen kuralları belirler, öğrencilerin ise bu kurallara uyması beklenir.

Montessori modeli ise disiplini zamanla gelişebilen bir öz kontrol durumu olarak değerlendirdiği için bu anlayışta öğrenciler aktivitelerini dilediği gibi seçer, seçimlerinin sonuçlarını deneyimler ve bu sayede sorumlu bir şekilde karar vermeyi öğrenirler.

“Disiplin, özgürlükten gelmelidir. Bir felç gibi hareket edemeyen, yapay olarak susturulmuş bir bireyi disiplinli olarak görmeyiz. O kişi disiplinli bir kişi değil, yok edilmiş bir kişidir.” diyor Maria Montessori.

Montessori yaklaşımını evde nasıl uygulayabilirsiniz?

Montessori yaklaşımından evde yararlanmak istiyorsanız Montessori prensiplerini evinizdeki ortama uyarlamalısınız.

Bunu yapmak için öğrenme ortamını güvenli, eğlenceli, çocukta merak uyandıracak bir şekilde tasarlamalısınız. Odada çocuğun erişebileceği raflar, ilgisini çekebilecek oyuncaklar, duyusal etkinlikler bulunabilir.

Odayı doldururken çocuğun kendi kendine öğrenmesine olanak sağlayan Montessori eğitim materyallerinden faydalanmalısınız. Bu materyaller genelde çocukların gelişimine uygun ve duyularını uyarabilecek bir şekilde, doğal malzemelerden yapılır. Montessori oyuncaklarına örnek olarak bebeklerin renkleri ve şekilleri eşleştirdiği tahta oyuncakları gösterebiliriz. 

Sonrasında ise hazırladığınız ortamda çocuğunuzun ilgisini çeken aktivitelere yönelmesine, dilediğince keşfetmesine izin verin.

Montessori yaklaşımına dair çekinceler ve sorular

Montessori eğitimi alışılagelen eğitim anlayışımızın dışında olduğu için ebeveynler bazı çekincelere sahip olabiliyor, Montessori metodunda okuma ve yazma eğitimi gibi konularda kafaları karışabiliyor.

Bu yaklaşımda çocuklara okuma yazma öğretirken ilk olarak harflerin isimlerine değil, seslere odaklanılıyor. Bu sayede çocuklar duyduklarını öğreniyor ve soyut isimlendirmelere ihtiyaç duyulmuyor. Sesler, zımparalanmış harf kartlarıyla eşleştiriliyor ve çocuklar bu şekilde harflerin nasıl göründüğünü farklı duyularını da kullanarak öğreniyor. Sonrasında ise öğrenciler kelimeleri baş harflerine göre ayırmayı öğreniyor. Montessori modelinde yazma eğitimi bu aşamadan sonra başlıyor – öğrenciler aktif bir şekilde hikâyeler yazarak öğreniyorlar.

Montessori eğitimine dair bir diğer çekince ise sosyalleşme. Esasen bu yaklaşım farklı yaş gruplarını bir araya getirdiği ve onları etkileşime teşvik ettiği için sosyalleşme bakımından geleneksel eğitimden çok daha faydalı. Buna ek olarak Montessori eğitimiyle yetişen çocukların fiziksel aktivite (Pate, O’Neill, Byun, McIver, Dowda, Brown, 2014) ve yaratıcılık (Knebel, Hagmann, Gentaz, 2019) bağlamında geleneksel eğitimdeki öğrencilerden daha iyi performans gösterdiğini gösteren çalışmalar da bulunuyor.

Türkiye’de Montessori eğitimiyle ilgili bilgi almak isterseniz İstanbul Montessori Enstitüsü ve Türkiye Montessori Merkezi’nden yardım alabilirsiniz. 

Montessori metodu, tartışmalı olsa da birçok başarılı ismi yetiştirmiş, tamamen öğrenci odaklı bir eğitim yöntemi. Eğer siz de çocuğunuzun İngilizce öğreniminin kendisine odaklı olmasını istiyorsanız online İngilizce kursu Novakid ile hemen tanışın. Ana dili İngilizce olan öğretmenlerin verdiği, 25 dakikayı aşmayan, interaktif dersleri deneyimlemek istiyorsanız ilk deneme dersi tamamen ücretsiz!

5/5

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İlginizi çekebilir
Bir dil seçin
Down arrow icon
Russia Global English Czech Republic Italy Portugal Brazil Romania Japan South Korea Spain Chile Argentina Slovakia Turkey Poland Israel Greece Malaysia Indonesia Hungary France Germany Global العربية Norway India India-en Netherlands Sweden Denmark Finland
Cookie icon
Web sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır. Siteye giriş yaparak çerezleri tarayıcınıza kaydetmeyi kabul ediyorsunuz.