İngilizcede “really” (gerçekten) yerine kullanılabilecek sözcükler ve cümle içinde kullanımları!

İngilizcede “gerçekten” anlamına gelen “really” kelimesi, en sık kullanılan ifadelerden biri olsa da bazen daha vurgulu veya yaratıcı alternatifler kullanmamız gerekiyor. Peki bu kelimenin yerine hangi ifadeleri kullanabiliriz, gerçekten (really) kelimesinin eş anlamlıları neler?

Bu içeriğimizde, günlük konuşmalardan resmî yazışmalara kadar her duruma uygun alternatifleri bulacak, örnek cümlelerle konuyu tamamen kavramış olacaksınız. İşte İngilizcede “really” yerine geçebilecek, “gerçekten” kelimesinin eş anlamlısı olarak işlev gören 17 kelime ve cümle içinde kullanımları!

2. “Very” ya da “very much” yerine kullanılarak bir şeyi daha güçlü ifade eder

“Really”, bir sıfatın ya da zarfın derecesini artırmak için “very” (çok) gibi kullanılıyor. Duygular, nitelikler veya miktarları yoğunlaştırmak için ideal olduğunu söyleyebiliriz.

• Örnek: I’m really tired after that workout. (O antrenmandan sonra gerçekten çok yorgunum.)
• Örnek: This cake is really delicious. (Bu kek gerçekten çok lezzetli.)
• Örnek: They really enjoyed the concert. (Konsere gerçekten bayıldılar.)

3. İlgi, şaşkınlık veya öfke ifade etmek için kullanılır

Bir şey duyduğumuzda ya da öğrendiğimizde verdiğimiz tepkiyi yansıtmak için kullanılıyor. Tonlama ve bağlamla birlikte anlamı değişebiliyor.

• Örnek: Really? I had no idea! (Gerçekten mi? Hiç haberim yoktu!)
• Örnek: Oh, really? You think that’s fair? (Öyle mi yani? Bunun adil olduğunu mu düşünüyorsun?)
• Örnek: He quit his job? Really! (İşten ayrıldı mı? Cidden mi!)

4. Alaycı ya da kuşkulu bir tepki olarak (ironik anlamda)

Bu kullanımda “really”, genellikle alaycı bir tonla söylenir ve aslında söylenene inanılmadığını ya da absürt bulunduğunu ima ediyor.

• Örnek: Really? That’s your excuse? (Gerçekten mi? Bu mu bahanen?)
• Örnek: Oh really, now you care? (Ha gerçekten, şimdi mi umurunda?)
• Örnek: You forgot again? Really? (Yine mi unuttun? Cidden mi?)

5. Soru sorarken bir şeyin doğru olup olmadığını anlamak için

Merakla ya da şaşkınlıkla bir şeyin doğruluğunu sorgularken kullanılıyor.

• Örnek: Do you really think this will work? (Bunun işe yarayacağını gerçekten düşünüyor musun?)
• Örnek: Are you really going to travel alone? (Gerçekten tek başına mı seyahat edeceksin?)
• Örnek: Did he really say that? (Bunu gerçekten söyledi mi?)

Gördüğünüz üzere “really”, günlük konuşmalarda hem duyguları ifade etmede hem de vurgu yapmada vazgeçilmez bir kelime.

5. Absolutely (Kesinlikle, tamamen)

• Örnek: I absolutely loved it. (Ona kesinlikle bayıldım.)
• Örnek: This is absolutely wrong. (Bu kesinlikle yanlış.)
• Örnek: She’s absolutely right. (O kesinlikle haklı.)

6. Definitely (Kesinlikle)

• Örnek: He’s definitely the best player. (O kesinlikle en iyi oyuncu.)
• Örnek: I’ll definitely come tomorrow. (Yarın kesinlikle geleceğim.)
• Örnek: This is definitely not what I expected. (Bu kesinlikle beklediğim gibi değil.)

7. Totally (Tamamen)

• Örnek: That’s totally unfair. (Bu tamamen haksızlık.)
• Örnek: I totally forgot about it. (Onu tamamen unuttum.)
• Örnek: She totally nailed the presentation. (Sunumu tamamen başarıyla yaptı.)

8. Really truly (Gerçekten, tüm kalbimle)

• Örnek: I really truly care about you. (Gerçekten tüm kalbimle seni önemsiyorum.)
• Örnek: He really truly wants to help. (Gerçekten içtenlikle yardım etmek istiyor.)
• Örnek: It really truly matters. (Bu gerçekten önemli.)

9. For real (Cidden, ciddi anlamda – gayriresmî)

• Örnek: Are you for real? (Benimle dalga mı geçiyorsun?)
• Örnek: This is happening for real. (Bu gerçekten oluyor.)
• Örnek: You’re doing this for real? (Bunu ciddi ciddi yapıyor musun?)

10. In fact (Aslında, doğrusu)

• Örnek: In fact, I’ve already finished. (Aslında çoktan bitirdim.)
• Örnek: He isn’t lazy; in fact, he works very hard. (O tembel değil; aslında çok çalışıyor.)
• Örnek: In fact, it’s better this way. (Aslında böyle olması daha iyi.)

11. Clearly (Açıkça, gerçekten)

• Örnek: She clearly loves her job. (İşini gerçekten seviyor.)
• Örnek: You clearly don’t understand. (Gerçekten anlamıyorsun.)
• Örnek: That’s clearly a mistake. (Bu açıkça bir hata.)

12. Undoubtedly (Hiç şüphesiz)

• Örnek: He is undoubtedly talented. (Hiç şüphesiz yetenekli.)
• Örnek: That’s undoubtedly the best solution. (Bu hiç şüphesiz en iyi çözüm.)
• Örnek: She will undoubtedly succeed. (O hiç şüphesiz başarılı olacak.)

13. Surely (Elbette, herhalde)

• Örnek: You surely can’t be serious. (Ciddi olamazsın herhalde.)
• Örnek: He surely knows the answer. (Kesin biliyordur.)
• Örnek: This surely means trouble. (Bu kesinlikle sorun demek.)

14. Honestly (Gerçekten, dürüst olmak gerekirse)

• Örnek: Honestly, I didn’t like it. (Dürüst olmak gerekirse beğenmedim.)
• Örnek: I honestly don’t care. (Gerçekten umurumda değil.)
• Örnek: Honestly, you should stop. (Gerçekten artık durmalısın.)

15. Seriously though (Ama cidden, şaka bir yana – gayriresmî)

• Örnek: Seriously though, we need to talk. (Ama cidden, konuşmamız gerek.)
• Örnek: That was funny. Seriously though, are you okay? (Komikti ama şaka bir yana iyi misin?)
• Örnek: Seriously though, this isn’t a joke. (Ama cidden, bu şaka değil.)

16. Sincerely (Samimiyetle, gerçekten)

• Örnek: I sincerely hope you get better. (Gerçekten iyileşmeni umuyorum.)
• Örnek: She sincerely apologized. (Samimi bir şekilde özür diledi.)
• Örnek: Thank you sincerely. (Gerçekten teşekkür ederim.)

17. Extremely (Son derece, fazlasıyla)

• Örnek: It’s extremely hot today. (Bugün aşırı sıcak.)
• Örnek: She’s extremely talented. (O son derece yetenekli.)
• Örnek: That was an extremely risky move. (Bu çok riskli bir hamleydi.)

İşte “really” (gerçekten) kelimesinin eş anlamlısı sayılabilecek ve yerine kullanılabilecek tüm bu alternatif sözcükler, İngilizcenize zenginlik katacak ve söylemek istediklerinizi daha spesifik bir şekilde anlatmanıza yardımcı olacak!

Çocuğunuzun dili yaşayarak keşfetmesi için ilk deneme dersi tamamen ücretsiz bir şekilde alabilirsiniz!