Bazıları okul çağında başlamanın daha iyi olduğuna inanıyor, ancak diğerleri doğumdan hemen sonra İngilizce öğrenmeye başlamaya hazır. Her iki yaklaşımın artılarına ve eksilerine bakalım.
İngilizceye erken yaşta duyulan tutkunun her zaman olumlu bir etkisi ve uzun süreli sonuçları olmayacaktır.
Ebeveynlerden biri yalnızca İngilizce konuşuyorsa veya bir çocuk hem kendi ülkesinde hem de örneğin Amerika'da yaşıyorsa. İki dilli çocuklar uzun süre her iki dili de karıştırırlar ve anaokuluna gittiklerinde bazı konuşma güçlükleri yaşarlar. Bunun nedeni, beynin iki dil sistemini aynı anda ve çok hızlı bir şekilde öğrenmesidir, ancak pasif kelime dağarcığı o kadar hızlı aktif kelimeye dönüşemez, bu nedenle çocuk daha hızlı hatırlayacağı dilin kelimesini kullanır.
Erken öğrenmenin "avantajları", çocukların becerilerini kısa zamanda sergilemeleridir. Çok erken yaşta İngilizceyi sıfırdan öğrenen çocuklar, İngilizceyi ana dillerinin sözcükleriyle İngilizcenin karışımı olarak konuşurlar. Konuşmada akıllarına gelen ilk kelimeyi otomatik olarak kullanırlar. İngilizce animasyon filmlerinin karakterlerini sayar, renkleri adlandırır, komut verir, çalar, şarkı söyler, karakterlerden alıntı yaparlar. Ancak, bir çocuğun ana dilinin en sık konuştuğu dil olacağını unutmayın. İkinci dil sürekli kullanılmazsa, çocuk yeni dili çabucak unutacaktır.
İngilizceyi sıfırdan öğrenmek için en iyi yaş 4-5 yaştır. Çocuklar zaten ana dillerini akıcı bir şekilde konuşuyorlar ve hafızaları o dile nasıl hakim olduklarını hatırlar. Yeni dili öğrenmesi kolay olacak ve çocuk herhangi bir sorun yaşamayacaktır.
"Genel gelişim için" İngilizce öğrenmek, hafıza, dikkat, hayal gücü ve soyut düşünmeyi geliştirecektir. Aynı zamanda, öğrenme ve ezberleme için bilinçli mekanizmaların dahil edilmesiyle, dilin yabancı olarak algılanmayacağı ikinci dil sistemini oluşturacaktır.