- “Go with the flow” deyiminin geçmiş zamandaki kullanımı
- Novakid’le İngilizce öğrenin!
- İngilizce deyimler bakımından zengin bir dildir.
- “Go with the flow” deyimi resmi olmayan bir deyim olup günlük hayatta sıklıkla kullanılır.
- İngilizce deyimler hakkında bilgi sahibi olmak dildeki hakimiyetimizi artırır.
Novakid öğretmeni Ali Sullivan, akışına bırakma becerisinin dil öğrenme sürecinde zaman zaman uygulanması gerektiğini düşünüyor:
“Öğrenciler İngilizce öğrenirken sık sık anlamadıkları bir nokta olduğunda ve öğretmenlerine sordukları halde anlamamaya devam ettiklerinde, o noktayı öğrenmeden ileri konulara geçmemeleri gerektiğini düşünüyor. Ancak bu bazen doğru bir yaklaşım olabilirken bazı zamanlar yalnızca vakit kaybetmelerine sebep oluyor. Öğrenciler bir konuya çalışırken henüz sırası gelmeyen bir konuya veya dil bilgisi kuralına rastlayabilirler. Eğer bu konuyu anlamak için daha fazla bilgiye ihtiyaçları varsa, konuyu akışına bırakıp öğrenme akışını bozmamaları vakit kaybetmemelerini sağlayacaktır.”
Deyimler dile zenginlik kattıkları ve anlamı daha az kelimeyle verme gücüne sahip oldukları için önemlidir. Bu sözcükleri -ve bazen cümleleri- deyim olduklarını fark etmeden bile kullanabiliriz çünkü dilin ayrılmaz bir parçası haline gelmişlerdir. Örneğin, Türkçede “hem suçlu, hem güçlü” sözü hem sık kullanılır, hem de deyim olduğu birçok insan tarafından fark edilmez. Aynı şekilde “ilk göz ağrısı” ve “kaşla göz arası” gibi kalıplar da deyim kategorisine girer ve bunları kullanması bize o kadar doğal gelir ki deyim olduklarının farkında geç varırız.
Benzer bir durum İngilizce için de söz konusudur. Türkçe gibi deyimlerle dolu olan İngilizcede deyimlere aşinalık geliştirmek, anlamlarını bilmek ve cümle içinde kullanabilmek dildeki hakimiyetimizi geliştirip öğrenme motivasyonumuzu arttıracağı kadar dilin ait olduğu kültürü daha iyi tanımamızı da sağlar. Bu nedenle deyimleri öğrenmeye başladığımızda günlük hayatta en çok kullanılanlardan başlamak doğru bir seçim olur. Akışına bırakmak anlamına gelen “go with the flow” deyimiyle tanışarak işe koyulabiliriz. Peki akışına bırakmak ne demek?
Akışına bırakmak, bir durum için plan yapıp hazırlanmamak, kendimizi gidişata bırakmak anlamına gelir. Akışına bırakan insanlar genellikle başka insanların yönlendirdiği yola girmekten rahatsız olmazlar. Herhangi bir su kaynağında tepelenmek yerine kendimizi akışa bıraktığımızda nasıl suyun üstünde kalıyorsak, olayları akışına bırakma düşüncesinin arkasında da en iyi sonucun bu şekilde gerçekleşeceği inancı yatar.
Deyimin anlamını öğrendiğimize göre bir de cümle içinde nasıl kullanabileceğimizi görelim.
Örnek 1: With the atmosphere being so chaotic in the office, I’m just going to go with the flow and wish for the best outcome. (Ofisteki atmosfer çok kaotik olduğu için kendimi akışa bırakacağım ve en iyi sonucu dileyeceğim.)
Örnek 2: Going with the flow is not always the answer. Sometimes you need the take the reins of your life and work hard to get what you want. (Akışına bırakmak her zaman bir cevap değil. Arada sırada hayatının başına geçip istediğin şeyi elde etmek için sıkı çalışman gerekir.)
Örnek 3: I will leave this topic alone for now. I cannot get stuck on such a tiny detail, I need to go with the flow. (Şimdilik bu konuyu bırakacağım. Bu kadar küçük bir detayda takılı kalamam, kendimi akışa bırakmam gerekiyor.)
Örnek 4: Going with the flow is only sometimes the right thing to do. We must assess situations, see if there is anything we can do to change them, and if there isn’t anything to do, then we must go with the flow. (Olayları akışına bırakmak yalnızca bazen yapması doğru olan şey. Durumları değerlendirmeli, onları değiştirmek için yapabileceğimiz bir şey olup olmadığına bakmalı, ve yapacak bir şey yoksa ancak o zaman akışına bırakmalıyız.)
Şimdi de diyalog örneğimize bakalım.
Örnek 1:
Sarah: You’re really distracted these days, Gamze. Is there something wrong? (Bu günlerde dikkatin çok dağınık Gamze. Bir sorun mu var?)
Gamze: It’s just… Catherine is not speaking to me and I don’t know why. I feel really bad. (Sadece… Catherine benimle konuşmuyor ve sebebini bilmiyorum. Gerçekten kötü hissediyorum.)
Sarah: Have you tried talking to her? (Onunla konuşmayı denedin mi?)
Gamze: Of course I did. She doesn’t even let me speak. Whenever I’m about to open my mouth to speak, she storm out of the room. It makes me feel awful not knowing what I did to upset her. (Tabii ki denedim. Konuşmama bile izin vermiyor. Ne zaman konuşmak için ağzımı açacak olsam hiddetle sınıftan çıkıyor. Onu üzecek ne yapmış olduğumu bilmemek beni berbat hissettiriyor.)
Sarah: At this point, you have nothing to do. Just go with the flow and she will eventually decide to speak to you. (Bu noktada yapabileceğin hiçbir şey yok. Sadece akışına bırak ve önünde sonunda seninle konuşmaya karar verecek.)
Gamze: I hope you’re right. (Umarım haklısındır.)
“Go with the flow” deyiminin geçmiş zamandaki kullanımı
Yukarıda “go with the flow” deyiminin nasıl kullanıldığını gördük. Ancak bu deyim geçmiş zamanda da kullanılır. Biraz da geçmiş zaman haliyle nasıl kullandığına bakalım.
Örnek 1: I went with the flow as you suggested, but I only ended up missing big opportunities. (Tavsiye ettiğin gibi akışına bıraktım, ama bu sadece büyük fırsatları kaçırmamla sonuçlandı.)
Örnek 2: They were so reluctant to do this project, so they went with the flow and hoped the project would be finished somehow. (Bu projeyi yapmakta çok hevessizlerdi, bu yüzden akışına bıraktılar ve projenin bir şekilde bitmiş olacağını ümit ettiler.)
Örnek 3: Because I was anxious about the future all the time, I obeyed my therapist’s advice and went with the flow. (Gelecek hakkında sürekli anksiyete hissettiğim için terapistim önerisine uydum ve akışına bıraktım.)
Yukarıdaki örneklerden de anlayacağımız üzere “go with the flow” deyiminin geçmiş versiyonunda yalnızca “go” kelimesi “went” kelimesine dönüşür, deyimin geri kalanı olduğu gibi kalır.
Böylelikle İngilizcede en çok kullanılan deyimlerden birinin anlamını öğrenmiş ve cümle içinde kullanabilecek duruma gelmiş olduk. Siz de İngilizce öğrenirken anlamadığınız bir konu olduğunda akışına bırakabilir, sonra üzerinde durmak üzere notunu alarak kendinize zaman kazanabilirsiniz. Unutmayalım ki bazen akışına bırakmak gerekirken bazen de konuların üstünde durmak gerekir. Ne zaman ne yapmamız gerektiğine duruma göre karar verebiliriz. Başarılar!
Novakid’le İngilizce öğrenin!
İngilizce öğrenmek veya İngilizceni geliştirmek istiyor ama bunu evde nasıl başaracağınızı bilmiyor musunuz? Novakid’in deneyimli öğretmenleri ve size özel planlanmış derslerle İngilizcede kolaylıkla ilerleyebilirsiniz! Konuşma becerilerinizi geliştirmek için konuşma derslerimize katılabilir ve İngilizceyi özgüvenle konuşmaya başlayabilirsiniz. İngilizce öğrenmekte ilk adımı atıp seviyenizi tespit etmek için tıklayın.






