- Satranç ve İngilizce öğrenme arasındaki bağlantılar
- Novakid’le tanışın!
- Dil öğrenirken kullanılan “örüntü tanıma” becerisi satrançta da kullanılan bir yöntemdir.
- İngilizce satranç terimleri dilin ait olduğu kültürden dolayı Türkçe karşılıklarından farklıdır.
- Satrançta 6 taş vardır ancak sadece bunların İngilizce karşılığı değil, farklı hamlelerin ve stratejilerin karşılığını bilmek de önemlidir.
“Satranç ve dil insanların düşündüğünden daha çok benzerliğe sahiptir. Nasıl ki bir satranç tahtasında taşların hareketlerini hesaplayıp bir örüntü yakalayarak sonraki adıma karar vermek gerekirse, dil öğrenirken de dilin tekrarladığı kuralları ve odakları fark etmek gerekir.” – Novakid öğretmeni Ali Sullivan
Kökleri yaklaşık olarak 7. yüzyıl Hindistan’ına dayanan satrancın İngilizce karşılığı “chess” kelimesidir ve yüzyıllar boyunca isim değiştirerek zamanla dünya kültüründeki yerini sağlamlaştırmış bir strateji oyunudur. Toplamda 16 tane olmak üzere farklı 6 taşla oynanan bu oyun, Hindistan’dan Avrupa’ya İslam dünyası aracılığıyla tanıştırılmış ve bu süreçte satranç terimleri değişime uğramıştır. Taş isimleri bile Avrupa’nın feodal sistemindeki sınıf farklarına göre şekillenmiş ve bu kullanım günümüzde kullanılan isimleri olarak kalmıştır.
1500 yıl sonra 21. yüzyılda tüm dünyada milyonlarca oynanan ve düzenli olarak turnuvaları yapılan bu evrensel oyunu siz de farklı kültürden insanlarla oynamak isteyebilirsiniz. Ancak bunu yapabilmek için satranç terimlerinin İngilizcesini bilmek gereklidir.
O halde önce taşların İngilizce karşılıklarıyla başlayarak birlikte satrancı bir de İngilizce öğrenelim ve aynı zamanda her taşın nasıl hareket edebileceğini İngilizce cümleler içinde pekiştirerek bilgilerimizi tazeleyelim.
Pawn (Piyon)
Piyon İngilizcede “pawn” kelimesine denk gelir ve satrançta 8 taş ile en çok parçaya sahip olan taştır. Diğer tüm taşların önünde yer alır ve onları zırh gibi koruma görevi vardır.
Örnek: The pawn can only move directly forward, not to the side or backward. It can move one square forward, but each pawn can move the squares forward the first time it is moved. (Piyon sadece dümdüz ileri hareket edebilir, yana veya geriye değil. Sadece bir kare ilerleyebilir ama her piyon ilk hareket ettirildiğinde iki kare ilerleyebilir.)
Rook (Kale)
Arka taşların en sağı ve en solunda kalan kale oyunda iki taşa sahiptir ve diğer taşların ilermesini desteklemek için kullanılır. “Rook” İngilizcede de kale anlamına gelir.
Örnek: The rook can move forward and backward either horizontally or vertically without jumping. (Kale ileri ve geriye doğru kare atlamadan yatay ya da dikey olarak hareket edebilir.)
Knight (At)
Oyunda iki tane bulunan at karşı tarafın taşlarını ele geçirmekle yükümlüdür. “Knight” aslında şövalye demektir ve Orta Çağ sınıf sisteminden esinlenerek isimlendirilmiştir.
Örnek: The knight is the only piece in chess that can jump over other pieces. It moves in an “L” shape. (At oyunda diğer taşların üstünden zıplayabilen tek taştır. “L” şeklinde hareket eder.)
Bishop (Fil)
İki taşa sahip olan filin İngilizce karşılığı piskopos anlamına gelen “bishop” kelimesidir. Orta Çağ dönemi Avrupa’sında kilisenin egemenliği bugün olduğundan çok daha fazlaydı, stratejik önemi kraldan bile yüksek olabiliyordu. Satranç tahtasındaki varlığı ve hareket genişliği de terimin İngilizcesinde yansımaktadır.
Örnek: The bishop moves diagonally without jumping over pieces. (Fil diğer taşların üzerinden atlamadan çapraz ilerler.)
Queen (Vezir)
Vezirin İngilizce karşılığı kraliçe anlamına gelen “queen” kelimesidir. Yalnızca bir tane vezir taşı vardır ve oyunda en fazla hareket özgürlüğü olan taştır.
Örnek: The queen can move up to 7 squares in any direction to attack and defend. (Vezir hücum etmek ve savunmak için her yönde 7 kareye kadar hareket edebilir.)
King (Şah)
Şah taşının İngilizce karşılığı olan “king” kelimesi kral anlamına gelir ve feodal sistemde en üst tabakada olduğu gibi oyunda da korunması gereken, kaybedilirse oyunun da kaybedileceği taştır.
Örnek: The king can move in every direction but only one square. Its limited range of motion makes it harder to protect. (Şah her yönde ilerleyebilir ama yalnızca bir kare. Kısıtlı hareket alanı korunmasını zorlaştırır.)
Satrançta kullanılan diğer terimler
Satranç taşlarının İngilizcelerini öğrendiysek bu oyunda kullanılan strateji terimlerine geçebiliriz. Satrançta taşların yerlerini bilmek yeterli olmaz, oyunu kazanabilmek için stratejilere mutlaka ihtiyaç vardır. O yüzden gelin bu stratejilere birlikte bakalım.
Check (Şah)
Anlamı şah olsa da taş olan şaha işaret eden bir terim değildir. Satranç strateji terimi olarak şah, şahın kaybedilme riskine girdiği durumu belirtmek için kullanılır. Karşı tarafın şahını almaya yaklaşırsak sesli bir şekilde “check” deriz.
Örnek: The bishop moves 5 squares forward and… check! (Fil 5 kare ileri gidiyor ve… şah!)
Checkmate (Şah ve mat)
Eğer şah tehlikeye girip hareket alanı bu tehlikeden kurtulmasına izin vermeyecek kadar kısıtlıysa bu duruma checkmate (şah ve mat) denir. Satranç oynarken bu kelimeyi duyar veya söylerseniz bu şahın kaybedildiği ve oyunun bittiği anlamına gelir.
Örnek: The king has nowhere to escape. It’s checkmate! (Şahın kaçacak yeri yok. Şah ve mat!)
Castling (Rok)
Satrançta rok (castling) şah ve kaleyi içeren bir hamledir. Şah iki kare yana ilerler ve kale sağına gelir. Bu hamlenin yapılabilmesi için üç şart vardır: hem kalenin hem de şahın daha önce hiç hareket etmemiş olması, iki taşın arasında hiçbir taşın bulunmaması ve son olarak şahın “check” durumunda olmaması.
Örnek: In some games, castling is not allowed. (Bazı oyunlarda roka izin verilmez.).
Stalemate (Pat)
Bu terim, bir tarafın hiçbir taşını oyunun kurallarına göre hareket ettirememesi ancak karşı taraf şah yapmadığı için aynı zamanda kaybetmediği durumu açıklamak için kullanılır.
Örnek: It looks like both parties can’t win the game. Stalemate doesn’t win anyone points. It’s a stalemate. (İki taraf da oyunu kazanamıyor gibi duruyor. Pat kimseye puan kazandırmıyor.)
Satranç ve İngilizce öğrenme arasındaki bağlantılar
Satranç milyonlarca oynanan bir oyun olduğu için yabancı insanlarla oynama fırsatı fazladır. Farklı kültürden insanlarla oynamak, hatta turnuvalarda katılımcı olmak bile isteyebiliriz. Bu durumda satranç terimlerinin İngilizcelerini bilmek zorunluluk haline gelir. Özellikle satranç terimlerinin İngilizce karşılıkları Türkçelerinden çok farklı olduğu için kendimizi bu terimlerle samimi hale getirmemiz gerekir.
Aynı zamanda satrançta kullanılan “örüntü tanıma” becerisi, dil öğrenirken de kullanılan bir yöntemdir. Bu aşinalık geliştirdikçe ortaya çıkan bir beceridir ve bir dilin nüanslarını fark edip nerede tekrar edebileceğini tahmin etmektir. Bu, satrançta taşların yerlerine göre yapılabilecek hamleleri öngörmek anlamına gelir. Beyni benzer şekilde çalıştıran satranç, İngilizce öğrenme sürecinde bize yardım edecek bir araç olarak kullanılabilir.
Eğer satranç oynamayı seviyorsanız ve İngilizce öğrenmek istiyorsanız hobinizi bir araç haline getirebilirsiniz. İyi şanslar!
Novakid’le tanışın!
İngilizceye sıfırdan başlamak ya da kendinizi geliştirmek mi istiyorsunuz? Novakid’in eğlenerek öğreten dersleriyle bunu başarabilirsiniz. Deneyimli öğretmenlerimizle isterseniz kendinizi her alanda geliştirebilir, isterseniz de konuşma dersleri alarak konuşma gibi belirli bir alanda ilerleme kaydedebilirsiniz. Seviyenizi tespit edip ders almak için tıklayın.







