Temel İngilizce finans terimleri: Finans İngilizcesindeki en önemli kelimeleri öğrenelim!
- Temel İngilizce finans terimleri ve örnek cümleler
- Temel İngilizce finans terimleri: Sıkça sorulan sorular
- Novakid’le tanışın!
Finans İngilizcesi, birçok öğrenci için İngilizcenin apayrı bir haliymiş gibi görünüyor. İngilizceyi ana dili olarak konuşan kişilerin bile birçoğunun anlamadığı kelimeler havada uçuşunca finans terimleri haliyle biraz göz korkutucu bir konu haline gelebiliyor.
Ancak aslına bakarsanız finans İngilizcesi dediğimizde yalnızca bankacıların ve iş insanlarının toplantılarda kullandığı karmaşık terimleri aklımıza getirmemeliyiz. Aslında İngilizce finans terimlerinden en temel olanlar, günlük hayatta da sık sık karşımıza çıkabilir.
Biz de bu yazımızda hem bankacılık sektöründe hem de günlük hayatta sık kullanılan temel İngilizce finans terimlerini sıraladık. Bolca örnek cümle eşliğinde de bu kelimelerin ne kadar doğal bir şekilde sıradan konuşmalarda yer alabileceğini gösterdik.
Temel İngilizce finans terimleri ve örnek cümleler
Hem günlük konuşmalarda hem de bankacılıkta kullanılan, finans İngilizcesinin temelini oluşturan kelimeleri aşağıdaki listemizde keşfedelim!
- Money
Finans İngilizcesinin başlangıç noktası olarak bir kelimeyi belirlememiz gerekse, bu mutlaka finans sektörünün temelini oluşturan şey, yani paranın ta kendisi olurdu. İngilizcede “para” demek için de muhtemelen zaten bildiğiniz üzere “money” kelimesini kullanıyoruz.
Örnek: He needs more money to buy his dream car. (Hayalindeki arabayı almak için daha fazla paraya ihtiyacı var.)
Örnek: She earned money by helping her neighbors with yard work. (Komşularına bahçe işlerinde yardım ederek para kazandı.)
Örnek: Without money, we cannot purchase the things we want or need. (Para olmadan istediğimiz veya ihtiyacımız olan şeyleri satın alamayız.)
- Cash
Para her ne kadar finans İngilizcesinin en temel terimi olsa da ondan bahsetmek için her zaman “money” kelimesi tek başına yeterli olmayabiliyor. Aynı zamanda paranın türlerinden bahsetmek için de farklı kelimeler kullanıyoruz.
Paranın bir türü olan nakitten bahsetmek için de finans İngilizcesinde sık kullanılan bir terim olan “cash” kelimesi kullanılıyor. Yani “cash” dediğimizde fiziksel paradan bahsediyoruz.
“Cash” çoğunlukla fiziksel para demek olsa da son derece gayriresmi, günlük konuşmalarda bazen genel anlamda “para” demek için de kullanılabilen bir kelime. Bu anlam ayrımını yapabilmek için cümlenin bağlamına dikkat etmeliyiz.
Örnek: She paid with cash at the store. (Mağazada nakit ile ödeme yaptı.)
Örnek: Always keep some cash in your pocket for emergencies. (Acil durumlar için cebinde her zaman biraz nakit bulundur.)
Örnek: The bus driver only accepts cash, not cards. (Otobüs şoförü sadece nakit kabul ediyor, kart kabul etmiyor.)
- Coin
Paranın kendi içinde bir alt türü nakit olduğu gibi, nakit paranın özellikle de fiyatı düşük olan ürünleri alırken sık sık kullanabileceğimiz bir alt türü de bozuk para, yani madeni para. Finans İngilizcesinde de kullanılan bir terim olan bozuk para, İngilizcede “coin” kelimesiyle ifade ediliyor.
Örnek: He found a coin under the sofa. (Kanepenin altında bir madeni para buldu.)
Örnek: She collected coins from different countries during her travels. (Seyahatleri sırasında farklı ülkelerden bozuk paralar topladı.)
Örnek: The parking meter requires exact coins to work properly. (Park sayacının düzgün çalışması için tam madeni para gerekiyor.)
- Bill
Nakit paranın türlerinden biri olan madeni paradan bahsedip de diğeri olan kağıt paradan yani banknotlardan bahsetmemek olmaz. “Banknot” kelimesinin İngilizcedeki karşılığı, hem günlük konuşmada hem de finans İngilizcesinde sık sık karşımıza çıkan “bill”.
Örnek: The twenty-dollar bill has a picture of a president. (Yirmi dolarlık banknotun üzerinde bir başkanın resmi var.)
Örnek: She folded the bills neatly in her wallet. (Banknotları cüzdanında düzgünce katladı.)
Örnek: Store cashiers check bills carefully for authenticity. (Mağaza kasiyerleri banknotların gerçekliğini dikkatle kontrol eder.)
- Price
Doğrudan paradan bahsederken kullanılan İngilizce finans terimlerini öğrendikten sonra bir de paranın temsil ettiği şeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bu da elbette bir ürünün fiyatı demek. İngilizce alışveriş terimleri arasında da öne çıkan “fiyat” kelimesinin İngilizcedeki karşılığı ise “price” şeklinde.
Örnek: The price of that book is ten dollars. (O kitabın fiyatı on dolar.)
Örnek: Grocery stores display prices clearly on shelf tags. (Marketler fiyatları raf etiketlerinde açıkça gösterir.)
Örnek: She compared prices at different stores before buying. (Satın almadan önce farklı mağazalarda fiyatları karşılaştırdı.)
“Price” kelimesi aynı zamanda “fiyatını belirlemek” anlamında bir fiil olarak da kullanılıyor. Fiil olan “price”ın kullanımını çoğunlukla past participle haliyle yani “priced” şeklinde, “fiyatlanmış” anlamında görürüz.
Örnek: I think video games are priced too high at the moment. (Bence video oyunları şu an çok yüksek fiyatlandırılmış durumda.)
Örnek: The painting is priced at over 10 million euros. (Resme 10 milyon eurodan fazla fiyat biçiliyor.)
- Cost
“Cost” kelimesi, “price” kelimesine benzerliğiyle dikkat çeken bir İngilizce finans terimi. Aralarındaki temel fark, “cost” kelimesinin Türkçedeki karşılığının fiyattan ziyade “maliyet” olması.
Örnek: The cost of lunch was five dollars. (Öğle yemeğinin maliyeti beş dolardı.)
Örnek: Higher quality items often have a higher cost. (Daha kaliteli ürünlerin genellikle daha yüksek maliyeti vardır.)
Örnek: We must consider the total cost including tax and fees. (Vergi ve ücretler dahil toplam maliyeti düşünmeliyiz.)
Ayrıca tıpkı “price” gibi “cost” kelimesi de fiil olarak kullanılabiliyor. Bu durumda anlamı “mal olmak”, “bir fiyata sahip olmak” şeklinde oluyor. Fiil olan “cost” da günlük hayatta en sık kullanacağımız finans İngilizcesi terimlerinden biri.
Örnek: How much do these shoes cost? (Bu ayakkabıların fiyatı ne kadar?)
Örnek: The tickets cost 15 dollars. (Biletlerin fiyatı 15 dolar.)
- Budget
Gerek profesyonel, gerek de gayriresmi bağlamlarda çok sık kullanılan bir diğer finans İngilizcesi terimi de “budget”. Bu kelimenin Türkçedeki karşılığı, “bütçe”. Zaten bu iki kelime aynı kökten geldiği için fark edebileceğiniz üzere yazılışları da biraz birbirine benziyor.
Örnek: My weekly budget includes money for snacks and books. (Haftalık bütçem atıştırmalık ve kitaplar için para içeriyor.)
Örnek: Families create monthly budgets to track their expenses. (Aileler harcamalarını takip etmek için aylık bütçe oluştururlar.)
Örnek: Following a budget helps prevent overspending on unnecessary items. (Bütçeye uymak gereksiz eşyalara fazla harcama yapmayı önler.)
- Bank
İngilizce bankacılık terimlerinden bahsediyorsak elbette “banka” kelimesinin İngilizcedeki karşılığını da bilmemiz gerekiyor. İngilizcede “banka” demek için son derece basit olan “bank” kelimesini kullanıyoruz. Bunu İngilizce yerler için kullanılan kelimeler konusundan da hatırlayabiliriz.
Örnek: My mom goes to the bank every Friday. (Annem her cuma bankaya gidiyor.)
Örnek: The bank offers special accounts for children to learn saving. (Banka, çocukların tasarruf yapmayı öğrenmesi için özel hesaplar sunuyor.)
Örnek: Most banks provide online services for customer convenience. (Çoğu banka müşteri kolaylığı için çevrimiçi hizmetler sağlar.)
- Deposit
Banka demişken, bankaya gidince yapabileceğimiz temel işlemleri ifade eden finans terimlerini öğrenmeden de geçmeyelim. Bunlardan ilki, “para yatırmak” anlamına gelen “deposit” kelimesi.
Örnek: I will deposit my allowance in my account. (Harçlığımı hesabıma yatıracağım.)
Örnek: ATM machines allow people to deposit money outside banking hours. (ATM makineleri insanların banka saatleri dışında para yatırmasına olanak tanır.)
Örnek: He went to the bank to deposit a large amount of money. (Yüksek miktarda para yatırmak için bankaya gitti.)
“Deposit” kelimesi aynı zamanda isim (noun) olarak kullanılıp “yatırılan para” ya da “depozito” anlamına gelebiliyor. Bu kullanım sayesinde “para yatırmak” demek için “to make a deposit” kalıbını da kullanabiliyoruz.
Örnek: I made a deposit of 100 dollars to my new bank account. (Yeni banka hesabıma 100 dolar para yatırdım.)
- Withdraw
Para yatırmak işleminin tam tersi ise para çekmek. İngilizce finans terimleri arasından “withdraw” kelimesi, “para çekmek” anlamına geliyor.
Örnek: She needs to withdraw money for the school trip. (Okul gezisi için para çekmesi gerekiyor.)
Örnek: Parents withdraw cash for weekly family expenses. (Ebeveynler haftalık aile harcamaları için nakit çekerler.)
Örnek: ATM withdrawals are convenient but sometimes include small fees. (ATM’den para çekme işlemleri pratiktir ama bazen küçük ücretler içerirler.)
- Credit
Konu bankacılık olduğunda sürekli kullanılan terimlerden bir diğeri de kredi. “Kredi” sözcüğünün İngilizcedeki karşılığı, yine aynı kökten geldikleri için biraz benzer olan “credit”. Bunu “kredi kartı” anlamına gelen “credit card” sözcüğü gibi örneklerde de görebiliyoruz.
Örnek: Many families use credit to purchase large items like furniture. (Birçok aile mobilya gibi büyük eşyaları satın almak için kredi kullanır.)
Örnek: Building good credit requires making payments on time consistently. (İyi kredi oluşturmak sürekli olarak ödemeleri zamanında yapmayı gerektirir.)
Örnek: Make sure to pay your credit card debt in time. (Kredi kartı borcunu zamanında ödemeyi unutma.)
- Debt
“Borç” kelimesi de yine hem günlük hayatta hem de profesyonel ortamlarda çok sık kullanılan bir finans terimi. İngilizcede “borç” demek için “debt” kelimesini kullanıyoruz. Ayrıca bir not da düşelim: “Debt” kelimesini telaffuz ederken “b” harfini söylemiyoruz!
Örnek: He has a small debt to his friend. (Arkadaşına küçük bir borcu var.)
Örnek: Credit card debt can grow quickly if not managed carefully. (Kredi kartı borcu dikkatli yönetilmezse hızla büyüyebilir.)
Örnek: She worked extra hours to pay off her debt faster. (Borcunu daha hızlı ödemek için fazla mesai yaptı.)
- Loan
“Borç” kelimesine oldukça benzeyen, hatta teknik olarak anlamca aynı olan bir İngilizce finans terimi ise “loan” kelimesi. “Loan” dediğimiz şey de aslına bakarsanız bir çeşit borçtur, ancak özellikle de banka gibi kurumlardan alınan, biraz daha resmi boyutu olan borçlar için finans İngilizcesinde “loan” kelimesi tercih ediliyor. Bu yüzden bu kelime bazen “kredi” diye de çevrilebiliyor.
Örnek: Bank loans help people buy houses and cars. (Banka kredileri insanların ev ve araba satın almasına yardımcı olur.)
Örnek: Student loans enable education that might otherwise be unaffordable. (Öğrenci kredileri aksi takdirde karşılanamayacak eğitimi mümkün kılar.)
Örnek: The bank won’t give you a loan if your credit score is too low. (Kredi skorun fazla düşükse banka sana borç vermez.)
- Interest
Son olarak, bankacılığın temel terimlerinden biri olan faizin İngilizce finans terimlerindeki karşılığını da verelim. Finans İngilizcesinde “faiz” demek için “interest” kelimesini kullanıyoruz.
Örnek: The bank pays interest on my savings account. (Banka tasarruf hesabım için faiz ödüyor.)
Örnek: Credit cards charge high interest on unpaid balances. (Kredi kartları ödenmemiş bakiyeler için yüksek faiz alır.)
Örnek: Compound interest helps savings grow faster over many years. (Bileşik faiz tasarrufların uzun yıllar boyunca daha hızla büyümesine yardımcı olur.)
Finans İngilizcesindeki bazı temel terimleri böylece öğrendik. Yeri gelmişken, İngilizcede para ile ilgili deyimler hakkındaki yazımıza da göz atmadan geçmeyin!
Temel İngilizce finans terimleri: Sıkça sorulan sorular
Şimdi de İngilizce finans terimleri hakkında sıkça sorulan sorulardan bazılarını cevaplayalım.
İngilizcede para ile ilgili kelimeler nelerdir?
İngilizcede para ile ilgili kelimeler arasında money (para), cash (nakit), bill (banknot), coin (bozuk para), budget (bütçe), deposit (para yüklemek), withdraw (para çekmek), debt (borç), loan (bankadan alınan borç), interest (faiz), credit (kredi) gibi örnekler yer alır.
Paranın İngilizcesi ne?
“Para” kelimesinin İngilizcedeki karşılığı, “money” şeklindedir. Buna ek olarak nakit para için “cash”, banknot için “bill”, madeni para için “coin” kelimeleri kullanılır.
Çok para İngilizce ne demek?
İngilizcede “çok para” demek için “lots of money”, “a lot of money”, “large amounts of money” gibi ifadelerden faydalanabiliriz.
İngilizce para nasıl istenir?
İngilizcede para istemek için “Can I get some money?” gibi bir soru sorabiliriz. Aynı zamanda borç istemek için “Can I borrow some money?” ve “Can you give me a loan?” gibi sorular da sorulabilir.
Novakid’le tanışın!
Finans İngilizcesi de dahil olmak üzere İngilizceyi her bağlamda rahatça kullanabilmenin yolu, dili yaşayarak öğrenmekten geçiyor. Novakid’de sunduğumuz online İngilizce dersleri de tam olarak bunun üzerine kurulu. Siz de hemen aramıza katılın ve konuşma pratiği derslerimizden bir ay ücretsiz faydalanın!
Buna ek olarak, aşağıdaki videoyu izleyerek teke tek derslerimizde uyguladığımız yöntem hakkında bilgi edinmeyi de unutmayın:
Ücretsiz deneme dersinizi şimdi alın ve çocuğunuzun İngilizceyi en doğal haliyle öğrenmesi için ilk adımı atın!