İngilizcede “It’s hot” (sıcak) demenin farklı yolları!

“Sıcak” İngilizcede “hot” demektir. Hava durumunu anlatırken kullanabileceğiniz en temel kelimedir. 

• Örnek: Today is very hot! (Bugün hava çok sıcak!)

Ayrıca yiyeceklerin sıcaklığını belirtmek için de kullanılır:

• Örnek: Be careful, the soup is hot! (Dikkat et, çorba sıcak!)

Hot: Sıcak

Hot as …: … kadar sıcak

Stifling: Boğucu, boğucu sıcak

Oppressive: Kasvetli, sıcaklı ve nemli, bunaltıcı

Searing: Yakıcı

Burning: Yakıcı

Muggy: Sıcak ve rutubetli, bunaltıcı, bunaltıcı bir hava

Suffocating: Boğucu, bunaltıcı

Roasting: Kavrulmak

Melting: Erimek

Boiling hot: Cehennem gibi, hamam gibi, çok ama çok sıcak

Humid: Nemli, rutubetli

Scorching: Kavurucu, çok sıcak

İngilizcede, havanın sıcak olduğunu belirtmenin pek çok farklı yolu var. Aşağıda yer verdiğimiz ifadeleri kullanarak İngilizcenizi bir seviye daha ileri taşıyabilirsiniz!

1. It’s boiling (Kaynıyor)

• Örnek: Mom, it’s boiling outside! Can we get ice cream? (Anne, dışarısı kaynıyor! Dondurma alabilir miyiz?)

2. I’m melting (Eriyorum)

• Örnek: Phew! I’m melting in this sun! (Of! Bu güneşte eriyorum!)

3. It’s scorching hot (Kavurucu sıcak)

• Örnek: Look at the pavement, it’s scorching hot! (Kaldırıma bak, kavurucu sıcak!)

4. It’s like an oven! (Fırın gibi!)

• Örnek: Our car is like an oven today! (Arabamız bugün fırın gibi!)

5. I’m sweating like a popsicle (Dondurma gibi terliyorum)

• Örnek: Haha, I’m sweating like a popsicle in the sun! (Haha, güneşte dondurma gibi terliyorum!)

6. It’s hotter than a dragon’s breath (Ejderha nefesinden daha sıcak)

• Örnek: This summer is hotter than a dragon’s breath! (Bu yaz ejderha nefesinden daha sıcak!)

7. The sun is a fireball today! (Bugün güneş bir ateş topu)

• Örnek: The sun is a fireball! Let’s stay in the shade. (Güneş bir ateş topu! Gölgede kalalım.)

8. It’s sizzling (Cayır cayır)

• Örnek: The playground slide is sizzling! (Oyun parkı kaydırağı cayır cayır!)

9. Need an ice pack (Buz torbası lazım)

• Örnek: It’s so hot, I need an ice pack! (O kadar sıcak ki, buz torbası lazım!)

10. It’s hot enough to fry an egg (Yumurta pişirecek kadar sıcak)

• Örnek: Look, it’s hot enough to fry an egg on the sidewalk! (Bak, kaldırımda yumurta pişirecek kadar sıcak!)

11. Blazing hot (Aşırı sıcak)

• Örnek: It’s a blazing hot day. (Aşırı sıcak bir gün.)

12. It’s toasty (Kızarmış ekmek gibi sıcak)

• Örnek: Our classroom is toasty today! (Bugün sınıfımız kızarmış ekmek gibi sıcak!)

13. The air is on fire (Hava yanıyor)

• Örnek: Look at the thermometer, the air is on fire! (Termometreye bak, hava yanıyor!)

14. It’s like a sauna (Sauna gibi)

• Örnek: No need for exercise, it’s a sauna outside! (Egzersize gerek yok, dışarısı sauna gibi!)

15. It’s burning (Yanıyor)

• Örnek: It’s burning outside. (Dışarısı yanıyor.)

16. I’m roasting (Kavruluyorum)

• Örnek: I’m roasting in this outfit, I need to change! (Kıyafetin içinde kavruluyorum, üstümü değiştirmem lazım!)

17. It’s sweltering (Bunaltıcı sıcak)

• Örnek: It’s sweltering today, I can barely breathe! (Bugün hava bunaltıcı, zor nefes alıyorum!)

18. It’s baking out here (Burası fırın gibi)

• Örnek: Don’t stay too long, it’s baking out here! (Çok kalma, burası fırın gibi!)

19. I feel like I’m in a microwave (Mikrodalgaya girmiş gibiyim)

• Örnek: Ugh, I feel like I’m in a microwave walking home! (Off, eve yürürken mikrodalgaya girmiş gibi hissediyorum!)

20. It’s blazing outside (Dışarısı cayır cayır)

• Örnek: Don’t forget your hat, it’s blazing outside! (Şapkanı unutma, dışarısı cayır cayır!)

21. I’m drenched in sweat (Ter içinde kaldım)

• Örnek: Five minutes outside and I’m drenched in sweat! (Dışarıda beş dakika durdum, ter içinde kaldım!)

22. The heat is unbearable (Sıcak dayanılmaz)

• Örnek: I can’t focus, the heat is unbearable. (Odaklanamıyorum, sıcak dayanılmaz.)

23. It’s a heatwave (Sıcak hava dalgası var)

• Örnek: We’re in the middle of a heatwave this week. (Bu hafta sıcak hava dalgasının tam ortasındayız.)

24. It’s boiling hot (Kaynar gibi sıcak)

• Örnek: Don’t touch the steering wheel, it’s boiling hot! (Direksiyona dokunma, kaynar gibi sıcak!)

25. I feel like I’m on the sun (Güneşin üzerindeymişim gibi hissediyorum)

• Örnek: I stepped outside for a second and felt like I was on the sun! (Bir saniyeliğine dışarı çıktım ve kendimi güneşin üzerindeymiş gibi hissettim!)

Mom: Kids, it’s time to go to the park! (Çocuklar, parka gitme zamanı!)

Tom: But mom, look outside! It’s boiling! Can we get ice cream first? (Ama anne, dışarıya bak! Kaynıyor! Önce dondurma alabilir miyiz?)

Lisa: Phew! I’m melting just standing here! The sun is a fireball today! (Of! Burada öylece dururken eriyorum! Bugün güneş bir ateş topu!)

Mom: Oh, you’re right. Look at the pavement, it’s scorching hot! (Ah haklısınız. Kaldırıma bak, kavurucu sıcak!)

Tom: Our car is like an oven! I’m sweating like a popsicle already! (Arabamız fırın gibi! Şimdiden dondurma gibi terliyorum!)

Mom: Okay, okay! Let’s stay in the shade. It’s toasty everywhere! (Tamam, tamam! Gölgede duralım. Her yer kızarmış ekmek gibi sıcak!)

Tom: Look at the thermometer! The air is on fire! (Termometreye bak! Hava yanıyor!)

Mom: Alright, let’s go home. It’s burning out here! We’ll have ice cream at home. (Pekala, eve gidelim. Dışarısı yanıyor! Evde dondurma yiyeceğiz.)

Tom & Lisa: Yay! Thank you mom! (Yaşasın! Teşekkürler anne!)

Lisa: And maybe we can play with the hose in the backyard? (Belki arka bahçede hortumla oynayabiliriz?)

Mom: Great idea! Let’s cool down together! (Harika fikir! Hadi birlikte serinleyelim!)

Tom: Best hot day ever! (Şimdiye kadarki en iyi sıcak gün!)

Mom: That’s my smart kids! Now let’s go before we all turn into raisins! (İşte benim akıllı çocuklarım! Hadi hepimiz kuru üzüme dönüşmeden gidelim!)

İşte İngilizcede “sıcak” hakkında sıkça sorulan sorular ve cevapları!

“Sıcak” İngilizcede ne?

İngilizcede “sıcak” kelimesinin karşılığı “hot”dır. Örneğin: “The weather is hot today” (Bugün hava sıcak).

“I feel hot” ne demek?

“I feel hot” “Sıcaklamak” anlamına gelir. Örneğin: “I feel hot, can we turn on the fan?” (Sıcakladım, vantilatörü açabilir miyiz?)

Etkili bir dil öğrenimi için kelime hazinesini geliştirmek önemli ancak en önemlisi, dili yaşamak. Çocuğunuzun İngilizceyi öğrenirken dilbilgisi kurallarını ezberlemesini değil, interaktif yöntemleri keşfetmesini istiyorsanız Novakid, aradığınız yer olabilir! Akranlarıyla iletişim kurarak hem eğlenceli hem eğitici bir eğitim alması için İngilizce derslerine göz atarak siz de aramıza katılabilirsiniz.

Ayrıca birebir derslerimizde uyguladığımız etkili yöntemimize aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz: