Scrolltop arrow icon
Bu fırsat kaçmaz!
BLOGTR25 promosyon kodu ile %25 indirim + 1 aylık ücretsiz konuşma pratiği dersleri kazanın!
İki dilli bir çocuk mu yetiştirmek istiyorsunuz?
Ücretsiz deneme dersi için hemen kaydolun!
ÜCRETSİZ DENEYİN
Paylaş
X share icon
08.07.2025
Time icon 7 dk.

İngilizce öğrenmek gerçekten zor mu: Türkçe ile karşılaştırarak İngilizceyi anlayalım!

İçindekiler
  1. İngilizce öğrenmek gerçekten zor mu?
  2. İngilizce öğrenmenin yolları nelerdir?
  3. İngilizceyi hızlı öğrenmek mümkün mü?
  4. Adım adım İngilizce öğrenmek için ne yapmalı?
  5. Türkçeyle karşılaştırıldığında İngilizce daha mı zor?
  6. İngilizce ve Türkçe arasındaki farklar nelerdir?
  7. Sıkça sorulan sorular
  8. Novakid’le tanışın!

Yabancı bir dil öğrenmek çoğu kişi için büyük bir adım gibi gelir. Hele ki bu dil İngilizceyse ise… Kafalarda hep aynı soru döner: “İngilizce öğrenmek zor mu?” Bu sorunun cevabı kişiden kişiye değişebilir ama bazı ortak gerçekler var. 

Bu yazıda, Türkçe ile karşılaştırmalı olarak İngilizce öğrenmenin gerçekten ne kadar zor olduğunu anlamaya çalışacağız. Öğrenme yöntemlerinden hızlı öğrenme ipuçlarından adım adım neler yapılması gerektiğini anlatacağız.

İngilizce öğrenmek gerçekten zor mu?

Bu sorunun cevabı, hangi açıdan baktığınıza göre değişebilir. İngilizce, dünya genelinde en çok öğrenilen yabancı dillerin başında geliyor ve bunun bir sebebi var: Dil yapısı bazı yönlerden sade, dili öğrenebileceğiniz tonla kaynak var ve iletişimde oldukça işlevsel. Fakat Türkçeyi anadili olarak konuşan biri için İngilizce bazı açılardan hem kolay hem de zor olabilir.

İngilizce ile Türkçe farklı dil ailelerine ait. İngilizce, Hint-Avrupa dil ailesinde yer alırken Türkçeyse Türki dil ailesine dahil. Bu dil ailelerine örnek vermek gerekirse Hint-Avrupa dilleri arasında İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca örnek verilebilir. Türki dil ailesinde ise Türkçe, Kırgızca ve Özbekçe örnek verilebilir. 

Bu da demek oluyor ki iki dil arasında köken, yapı ve sözdizimi açısından önemli farklar var. Mesela İngilizce özne-fiil-nesne (SVO) dizilimine sahipken Türkçede genellikle özne-nesne-fiil (SOV) sıralaması kullanılır. Ayrıca İngilizcede cümleler genellikle yardımcı fiillerle kurulur, zaman yapıları daha karmaşıktır. Türkçede ise ekler daha belirleyicidir ve fiil sonuna gelir. Tüm bu farklar ilk başta kafa karıştırıcı olabilir ama zamanla mantığını kavradığınızda işler kolaylaşıyor. Yani bol bol pratik şart!

Yine de İngilizce öğrenirken avantaj sağlayan bazı unsurlar da var. Örneğin İngilizcede cinsiyet ayrımı yoktur. Almanca veya Fransızca gibi dillerde her ismin eril, dişil ya da nötr bir cinsiyeti varken İngilizcede böyle bir ayrım yoktur.  Bazı kişiler için İngilizcenin sadeleştirilmiş gramer yapısı bir avantaj olabilir. Bununla birlikte kelime telaffuzu, deyimler (phrasal verbs) ve çok anlamlı kelimeler İngilizceyi öğrenenler için zorluk yaratabilir.

İngilizce öğrenmenin yolları nelerdir?

Geleneksel sınıf eğitimi hala geçerliliğini korusa da günümüzde İngilizce öğrenmek için sayısız yöntem var. Hangi yöntemin sizin için en uygun olduğunu belirlemek, öğrenme tarzına ve hedeflerine göre değişecektir. Dil kursları, bire bir özel dersler, online eğitim platformları, mobil uygulamalar ya da günlük hayatına İngilizceyi dahil etme gibi seçenekler mevcut. Tabii her yöntemin kendine göre artıları ve eksileri var.

Çevrim içi kaynaklar öğrenme hızınıza göre esnek çözümler sunabiliyor. Ayrıca, çevrim içi İngilizce konuşma kulüpleri ve çevrimiçi İngilizce kursları sayesinde anadili İngilizce olan eğitmenlerle iletişime geçmek mümkün hale geldi. Bu gelişmeler hem konuşma pratiği yapmak hem de telaffuzu geliştirmek açısından oldukça etkili.

Hepimizin sıklıkla duyduğu gibi film ve dizi izlemek de dil öğreniminde ciddi katkı sağlar. Fakat bu noktada pasif izleyici olmamak gerekir. İzlerken not almak, altyazıyı kontrol etmek ve duyduğumuz ifadeleri tekrar etmek öğrenme hızımızı artırır. 

İngilizce kitaplar da öğrenmenin önemli bir parçası. Seviyeye uygun kitaplar sayesinde hem yeni kelimeler öğrenebilir hem de dilin doğal akışını kavrayabiliriz. İngilizce çocuk kitapları ya da basitleştirilmiş romanlar bu konuda iyi bir başlangıç olabilir. Ayrıca iş hayatı veya akademik kariyer için İngilizce öğreniyorsanız iş İngilizcesine yönelik içeriklere odaklanmak daha faydalı olacaktır.

İngilizceyi hızlı öğrenmek mümkün mü?

Hızlı öğrenmek elbette mümkün ama bu süreç “kısa yoldan öğrenme” anlamına gelmemeli. Gerçekten hızlı öğrenmek; planlı ve düzenli çalışmayı, dili hayatın bir parçası haline getirmeyi gerektirir. İlk olarak motivasyonun güçlü olması gerekir. Hedefiniz net değilse yolda savrulmanız kaçınılmaz. “Neden İngilizce öğreniyorum?” sorusuna net bir cevabınınız varsa bu süreç daha sürdürülebilir olacaktır.

İngilizceyi hızlı öğrenmenin yollarından biri, maruz kalmaktır. Yani dili pasif olarak değil aktif bir şekilde kullanmak gerekir. Her gün kısa sürelerle bile olsa İngilizceye temas etmek, beynin dili tanımasına yardımcı olur. Örneğin sosyal medyada İngilizce hesapları takip etmek, alt yazılı dizi izlemek, kendi kendine konuşma alıştırmaları yapmak gibi basit alışkanlıklar oldukça işe yarar.  

Aynı zamanda, İngilizceyi hayatın doğal bir parçası haline getirmek büyük avantaj sağlar. Bu noktada günlük kullanılan İngilizce diyalog örneklerinden yardım alabiliriz. Örneğin market alışverişinde ürünleri İngilizce düşünmek, telefon ayarlarını İngilizce yapmak, günlüğünü İngilizce tutmak gibi küçük adımlar zamanla büyük fark yaratır. 

Adım adım İngilizce öğrenmek için ne yapmalı?

İngilizce öğrenmeye başlamadan önce bazı temel adımları atmak, süreci daha verimli hale getirir. Öncelikle gerçekçi hedeflerle başlamak çok önemli. “Bir ayda İngilizce öğreneceğim” gibi iddialı hedefler yerine, her ay belirli becerilere odaklanan hedefler koymak daha etkilidir. İlk adım kelime bilgisiyle başlamak olabilir. Temel kelimelerle başlamak ve bu kelimeleri kullanarak basit cümleler kurmak ilk gelişimi sağlar.

İkinci adım, gramer yapısını anlamaktır ama sadece kuralları ezberlemek değil onları kullanarak pekiştirmek gerekir. Günlük konuşmalarda geçen kalıpları öğrenmek, işin daha doğal ve akıcı hale gelmesini sağlar. Üçüncü olarak, dinleme pratiğine ağırlık vermek büyük önem taşır. Dili anlamadan konuşmak mümkün değildir. İngilizce şarkılar dinlemek, basit seviyede podcastler takip etmek, telaffuz gelişimi açısından da faydalıdır.

Son olarak, konuşma cesaretini kazanmak gerekir. Hata yapmaktan korkmamak bu işin en önemli anahtarıdır. Kendi kendine konuşmak bile başlangıç için yeterlidir. İleri seviyeleri hedefleyenler için IELTS veya TOEFL gibi sınavlara hazırlanmak da motivasyonu artıran ve dil yeterliliğini belgeleyen adımlar arasında yer alır.

Türkçeyle karşılaştırıldığında İngilizce daha mı zor?

Bu soruyu doğru yanıtlayabilmek için hem dil yapısı hem de bireysel öğrenme alışkanlıklarını göz önünde bulundurmak gerekir. Türkçeyi anadili olarak konuşan biri için İngilizce, farklı bir dil mantığı sunduğundan başlangıçta karmaşık görünebilir. Ancak bu karmaşıklık çoğu zaman, alışkın olmadığımız yapılarla karşılaşmaktan kaynaklanır.

Türkçede sondan eklemeli bir yapı vardır. Yani kök kelimenin sonuna gelen eklerle kelimenin anlamı ve işlevi şekillenir. İngilizce ise çoğunlukla analitik bir dil yapısına sahiptir. Cümlede anlamı veren şey sözcüklerin sıralanışı ve yardımcı kelimelerdir. Bu yüzden Türkçede tek bir kelimeyle anlatılan bir anlamı İngilizcede birkaç kelimeyle ifade etmek gerekebilir. Örneğin “gidecektim” kelimesi İngilizcede “I was going to go” gibi daha uzun bir yapıyla açıklanır. Bu da Türkçeye alışkın biri için başta yorucu olabilir.

Telaffuz konusu da önemli bir fark yaratır. Türkçede nasıl yazılıyorsa öyle okunur. İngilizcede ise yazım ve okunuş her zaman örtüşmez. “Though, through, tough” gibi benzer yazılan ama farklı okunan kelimeler bu açıdan kafa karıştırıcı olabilir. Bununla birlikte Türkçede bulunmayan bazı seslerin İngilizcede sıkça kullanılması da telaffuzda zorluk yaratabilir.

Ancak bu farkların hepsi birer “engel” olmak zorunda değil. Zira İngilizce, esnek yapısı ve geniş kaynak havuzu sayesinde çok sayıda öğrenme seçeneği sunar. İngilizce, deyim ve kalıp açısından zengin bir dil olduğundan pratikle birlikte bu kalıpları tanımak ve kullanmak öğrenmeyi hızlandırır. 

Ayrıca İngilizce öğrenen Türkler için hazırlanan pek çok kaynak, bu farkları bilerek hazırlandığı için uyum sürecini kolaylaştırır. Yani bu iki dil arasındaki farklar ilk başta göz korkutucu gelse de doğru yaklaşımla bu farklar avantaja çevrilebilir.

İngilizce ve Türkçe arasındaki farklar nelerdir?

İngilizce ile Türkçeyi karşılaştırırken temel dil mantığı açısından da çarpıcı farklar görmek mümkün. 

Birincisi, cümle dizilişi oldukça farklıdır. İngilizcede cümleler genellikle “özne + fiil + nesne” sırasıyla kurulur. Yani “She drinks coffee” gibi. Türkçede ise yapı daha çok “özne + nesne + fiil” şeklindedir: “O kahve içer.” Bu farklılık, İngilizce öğrenirken Türkçedeki düşünme kalıplarımızı değiştirmemiz gerektiği anlamına gelir.

İkincisi, zaman yapılarındaki ifade biçimi değişir. Türkçede fiil köküne getirilen eklerle geniş, geçmiş ya da gelecek zaman belirtilebilir. İngilizcede ise yardımcı fiiller ve zaman zarfları devreye girer. Örneğin “gideceğim” yerine “I will go” ya da “I’m going to go” gibi yapılar kurmak gerekir. Bu durum, Türkçede tek kelimelik bir eylemi İngilizcede birkaç parçaya bölerek anlatma ihtiyacı doğurur.

Üçüncü önemli fark, ses uyumu ve yazım kurallarıdır. Türkçede büyük oranda ses uyumu bulunur ve dilimiz genellikle yazıldığı gibi okunur. İngilizcede ise istisnalar çok fazladır. Bir kelimenin yazımı ile okunuşu arasında ciddi farklar olabilir ve bu durum telaffuzu etkiler.

Son olarak, İngilizcede deyimsel fiillerin ve sabit kalıpların çokluğu dikkat çeker. “Get up, break down, give in” gibi fiillerin anlamı, fiilin kendisinden bağımsız olarak değişir. Türkçede ise fiillerin anlamı daha doğrudan ve tekildir. Bu da demek oluyor ki İngilizce öğrenen biri yalnızca kelime ezberi değil, aynı zamanda bağlamı da öğrenmelidir.

Tüm bu farklar gösteriyor ki İngilizce ve Türkçe yapısal olarak oldukça ayrı dünyalara ait. Ancak bu farklar aynı zamanda bir zenginliktir. Bir dili öğrenmek, aynı zamanda farklı bir düşünme biçimini anlamaktır. Zor olan kısmı da, öğretici olan yanı da burada saklıdır.

Sıkça sorulan sorular

Sizler için İngilizce öğrenmenin Türkçeye kıyasla zorlukları konusunda akla en çok takılan soruları ve cevaplarını derledik!

Bir Türk, İngilizceyi ne kadar sürede öğrenir?

Temel düzeyde İngilizce iletişim kurmak için 6-12 ay düzenli çalışma yeterli olabilir. Akıcı İngilizce konuşma ve anlama seviyesine ulaşmak ise kişisel çabaya bağlı olarak 1,5-2 yıl sürebilir.

Türkçe dünyanın en zor dili mi?

Türkçe, sondan eklemeli yapısı ve kendine özgü kurallarıyla bazı yabancılar için zor olabilir ama evrensel olarak “en zor” dil sayılmaz. Zorluk, anadile ve öğrenme yöntemine göre değişir.

İngilizce öğrenmek zor mu?

İngilizce gramer yapısı bazı yönlerden sade olduğu için öğrenmesi kolay diller arasında sayılır. Ancak deyimler, telaffuz ve çok anlamlı kelimeler bazı zorluklar yaratabilir.

Türkçe ve İngilizce arasındaki farklar nelerdir?

Türkçe ve İngilizce arasındaki en temel farklar cümle dizilişi, zaman ifadeleri ve kelime yapılarındadır. Türkçede eklemeli yapı varken İngilizcede yardımcı fiiller kullanılır; ayrıca yazım ve okunuş farklılıkları İngilizcede daha fazladır.

Novakid’le tanışın!

İngilizce öğrenirken dikkat edilmesi gerekn bir nokta da İngilizc eöğrenme serüvenini uzman bir eğitmenin yönlendirmesi! Çocuklar için İngilizce kursu Novakid’de uzman eğitmenlerimizle birlikte çocuklara İngilizceyi konuşarak öğrenebilecekleri eğlenceli bir ortam sunuyoruz. Hemen şimdi aramıza katılabilirsiniz!

Yorum bırak

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA tarafından korunmaktadır ve Google Gizlilik Politikası ile Hizmet Şartları geçerlidir.

Çocuğunuzun ücretsiz deneme dersine katılacak öğretmeni seçelim!
  • Video Preview
  • Video Preview
  • Video Preview
Editörün seçimi
Öğretmenin Görüşü
İlginizi çekebilir
Nasıl öğrenilir
Bir dil seçin
Down arrow icon
Argentina Brazil Chile Colombia Czech Republic Denmark Finland France Germany Global English Global العربية Greece Hungary India Indonesia Israel Italy Japan Malaysia Netherlands Norway Poland Portugal Romania Russia Slovakia South Korea Spain Sweden Turkey
Çerezler tıpkı tatlınızın üzerine serpiştirdiğiniz Hindistan cevizi gibidir; çok daha iyi bir deneyim yaşamanızı sağlar. Bizim amacımız Novakid'i en iyi İngilizce öğrenim platformu yapmak. Bu yüzden, web sitemizi kullanırken çerezleri gönül rahatlığıyla etkinleştirebilirsiniz. Sizin için faydalı olacaklar! Çerezler ve onları nasıl kullandığımız konusunda daha çok bilgi almak için Çerez politikası sayfasına gidin.
Sizin için bir şeyimiz var

Kendiniz İngilizce öğrenmek için mi buradasınız?

Umarız bu makaleyi faydalı bulursunuz.
Çocuğunuz var mı?

Bir çocuğun İngilizce öğrenmesini istediğiniz için mi buradasınız?

Kolay ve eğlenceli İngilizce dersler alsınlar ister misiniz?
25% indirimle siz de deneyin!

Novakid App

Uygulamamızla çocuğunuzun ingilizceyi sevmesini sağlayın! Novakid’in ÜCRETSİZ uygulaması: Günde 15 dakika, büyük sonuçlar

Daha çok bilgi alın

Lütfen bu makalenin neden ilginizi çektiğini seçin

Novakid App

Novakid’in ücretsiz İngilizce uygulaması: Bir haftada 50 kelime veya daha fazlası! Ekran başında geçirdiğiniz zamanı İngilizce öğrenme zamanına dönüştürün

Daha çok bilgi alın

Kolay ve eğlenceli İngilizce dersler alsınlar ister misiniz?
25% indirimle siz de deneyin!

  Bu makaleyi değerlendirin

Yorum bırak

Bu promosyon kodu ile %25 indirim alın

Promosyon kodu: BLOGTR25
Novakid App

Çocuğunuzun geleceği için İngilizce’de güçlü bir temel oluşturun! Novakid’in ÜCRETSİZ uygulaması: Ücretsiz indirin

Daha çok bilgi alın