İngilizcede “see”, “look”, “watch” kelimeleri ne demek ve birbirlerinden farkları neler?
- “See” ne demek?
- “Look” ne demek?
- “Watch” ne demek?
- “See”, “look” ve “watch” sözcüklerinin birbirinden tam olarak farkı
- “See”, “look” ve “watch” farklarını gösteren diyalog:
- “See, look, watch”: Test!
- Sıkça sorulan sorular
- Novakid’le tanışın!
İngilizcede en çok karıştırılan konulardan biri de “see”, “look” ve “watch” fiilleri arasındaki farklar. Bu üç sözcük de “görmek” gibi bir anlam taşıyor ancak birbirinden çok farklı durumlarda kullanılıyorlar.
Örneğin gözlerimiz açıkken her şeyi “see” yapıyoruz ama bir şeye dikkatlice baktığımızda “look” diyoruz, televizyon izlerken ya da bir maç seyrederken ise “watch” kullanıyoruz.
Bu yazımızda “Look, see ve watch ne demek?” gibi sorusunu yanıtlayıp bu kelimelerin birbirlerinden farklarını anlatacağız. Haydi hemen öğrenmeye başlayalım!
“See” ne demek?
“See”, İngilizcede en temel “görmek” fiillerinden biri. Görme eylemini ifade ederken kullanıyoruz ama özellikle doğal olarak, çaba harcamadan gördüğümüz şeyler için. Kısaca, gözlerimiz açıkken etrafta gördüğümüz her şeyi anlatırken bu eylemi kullanıyoruz.
- Örnek: I see a rainbow! (Bir gökkuşağı görüyorum!)
- Örnek: Can you see that cat on the wall? (Duvardaki şu kediyi görebiliyor musun?)
- Örnek: I saw your brother at the park today. (Bugün parkta kardeşini gördüm.)
Farklı kullanım alanlarını, “see” ile ilgili cümleler üzerinden detaylandıracak olursak:
- Görüş veya gözleme dayalı tanımlama:
- Örnek: I see dark clouds coming. (Kara bulutların geldiğini görüyorum.)
- Örnek: We saw dolphins while swimming. (Yüzerken yunusları gördük.)
- Biriyle buluşma veya ziyaret hakkında konuşurken:
- Örnek: I’m seeing my dentist tomorrow. (Yarın dişçimi göreceğim.)
- Örnek: Let’s see each other soon! (Yakında görüşelim!)
- Görme becerisinden bahsederken:
- Örnek: My grandma can’t see well anymore. (Büyükannem artık iyi göremiyor.)
- Örnek: Eagles can see prey from far away. (Kartallar avlarını uzaktan görebilir.)
- Deyimsel ifadeler:
- Örnek: We’ll see what happens. (Ne olacağını göreceğiz.)
- Örnek: I’ll believe it when I see it. (Görmeden inanmam.)
- Örnek: Let me see… (Bir bakayım…)
- Anlamak veya fark etmek durumlarında:
- Örnek: Now I see your point! (Şimdi ne demek istediğini anladım!)
- Örnek: Do you see the problem here? (Buradaki sorunu görüyor musun?)
- Şaşkınlık ifade etmek:
- Örnek: See? I told you it would work! (Gördün mü? Sana işe yarayacağını söylemiştim!)
- Bir film/ televizyon programı vb. izlemek:
- Örnek: Did you see that documentary on Channel 4 last night? (Dün gece Kanal 4’teki belgeseli gördün mü/izledin mi?)
- Biriyle romantik ilişkide olmak:
- Örnek: How long has she been seeing him? (Onunla ne zamandan beri görüşüyor?)
- Bir şeyin gerçekleşmesini sağlamak:
- Örnek: The receptionist said he’d see (that) she got the message. (Resepsiyonist, mesajın kendisine ulaştığından emin olacağını söyledi.)
- Örnek: See (that) you’re ready by five, or there’ll be trouble. (Saat 5’te hazır ol, yoksa başın derde girecek.)
- Bir şey hakkında belirli bir biçimde düşünmek:
- Örnek: She didn’t see herself as brave. (Kendini cesur görmüyordu.)
“Look” ne demek?
“Look” İngilizcede “bakmak” anlamına gelen bir fiil fakat sadece fiziksel bir bakışı değil, aynı zamanda dikkatli bir şekilde incelemeyi veya gözlem yapmayı da ifade ediyor. “See”den farklı olarak, “look” bilinçli ve kasıtlı bir bakış eylemini anlatıyor. Temel kullanımı, aşağıdaki örneklerdeki gibi:
- Örnek: Look at this cute puppy! (Şu sevimli köpek yavrusuna bak!)
- Örnek: Look carefully before crossing the street. (Sokaktan geçmeden önce dikkatlice bak.)
- Örnek: Everyone looked when the door opened. (Kapı açıldığında herkes baktı.)
“Look” eyleminin diğer kullanım bağlamlarına göz atalım:
- Görünüm/izlenim:
“Copular verb (bağlantı fiili)” veya “linking verb” dediğimiz bazı fiiller, öznenin durumunu ya da niteliğini tanımlamak için sıfat/zamirle bağlantı kuruyor. “Look” da bu fiillerden biri ve “sense verbs (duyu fiilleri)” kategorisinde yer alıyor.
- Örnek: The cake looks delicious. (Pasta lezzetli görünüyor.)
- Örnek: He looks upset today. (Bugün üzgün görünüyor.)
- Bir şeyi arama/araştırma:
- Örnek: I’m looking for my keys. (Anahtarlarımı arıyorum.)
- Örnek: We need to look into this problem. (Bu sorunu araştırmalıyız.)
- Bir şeye dikkat verilmesini isteme:
- Örnek: Look at me when I’m talking to you. (Seninle konuşurken bana bak.)
- Örnek: Look here, this is important! (Buraya bak, bu önemli!)
- Belirli bir yöne bakma:
- Örnek: The garden looks south. (Bahçe güneye bakıyor.)
- Örnek: This window looks out onto the lake. (Bu pencere göle bakıyor.)
- Deyimsel kullanımlar:
“Look” ile oluşturulan phrasal verb’ler, fiilin anlamını tamamen değiştiren edatlarla (out, forward to, on vb.) birleşerek yeni ifadeler oluşturuyor.
- Örnek: Look out! There’s a car coming! (Dikkat et! Bir araba geliyor!)
- Örnek: Look forward to meeting you. (Seninle tanışmayı dört gözle bekliyorum.)
- Örnek: Look on the bright side. (İyi tarafından bak.)
“Watch” ne demek?
“Watch”, İngilizcede “dikkatle izlemek”, “gözlemek” veya “bir şeye odaklanarak bakmak” anlamına geliyor. “See” ve “look”tan farklı olarak, zaman içinde devam eden bir izleme eylemini ifade ediyor.
- Örnek: Did you watch the lunar eclipse last night? (Dün gece ay tutulmasını izledin mi?)
- Örnek: He watches cooking videos to learn new recipes. (Yeni tarifler öğrenmek için yemek videoları izler.)
- Örnek: The cat watches the fish in the aquarium. (Kedi, akvaryumdaki balıkları izliyor.)
İşte farklı kullanım alanları:
- TV, film veya etkinlik izlerken:
- Örnek: We watch football matches every Sunday. (Her Pazar futbol maçı izleriz.)
- Örnek: Are you watching the news tonight? (Bu akşam haberleri izliyor musun?)
- Birini veya bir şeyi gözetlemek/göz kulak olmak:
- Örnek: Can you watch my bag while I buy a coffee? (Kahve alırken çantamı gözler misin?)
- Örnek: The teacher watches the students during the exam. (Öğretmen, sınavda öğrencileri gözetler.)
- Dikkat etmek veya uyarmak:
- Örnek: Watch your head when you enter. (Girerken başınıza dikkat edin.)
- Örnek: Watch your step, the floor is wet. (Adımlarına dikkat et, yerler ıslak.)
- Zamanı takip etmek:
- Örnek: I always watch the clock during boring classes. (Sıkıcı derslerde hep saate bakarım.)
- Örnek: Don’t forget to watch the time! (Zamana dikkat etmeyi unutma!)
- Deyimsel kullanımlar:
- Örnek: Watch your step! (Adımlarına dikkat et!)
- Örnek: Watch your mouth! (Ağzından çıkanı kulağın duysun!)
- Örnek: Watch the world go by. (Hayatın akışını izle.)
- Örnek: Watch out! The floor is wet! (Dikkat et! Yer ıslak!)
“See”, “look” ve “watch” sözcüklerinin birbirinden tam olarak farkı
Örnekler üzerinden de bolca incelediğimiz üzere İngilizcede “look”, “watch” ve “see” fiilleri hep “görmek” ile ilişkili olsa da aslında farklı durumlarda kullanılıyor. Temel ayrımlar özetle şöyle:
- See (Görmek)
- Doğal olarak görmek (bilinçli bakmaya gerek yok).
- Anlık veya tesadüfi görme.
- Görme yeteneği ifade ediyor.
Örnek: I see a bird outside. (Dışarda bir kuş görüyorum.)
- Look (Bakmak)
- Bilinçli bir şekilde bakmak.
- Kısa süreli veya dikkat çekmek için.
- Genellikle “look at” şeklinde kullanılıyor.
Örnek: Look at this photo! (Bu fotoğrafa bak!)
- Watch (İzlemek)
- Dikkatle ve sürekli izlemek.
- Hareketli şeyler (TV, maç, olaylar) için.
- Zaman alan bir eylemi ifade ediyor.
Örnek: The cat watches birds in the garden. (Kedi, bahçedeki kuşları izler.)
Son olarak bir tablo üzerinden gösterecek olursak:
Fiil | Anlam | Süre | Bilinç | Örnek |
See | Görmek | Anlık | Pasif | I see a star. |
Look | Bakmak | Kısa | Bilinçli | Look at me! |
Watch | İzlemek | Uzun | Aktif | Watch this video. |
“See”, “look” ve “watch” farklarını gösteren diyalog:
Emma: Hey, did you see that bird fly across the lake just now? (Hey, az önce gölün üstünden uçan kuşu gördün mü?)
Liam: No, I didn’t. I was looking at my phone. What kind of bird was it? (Hayır, görmedim. Telefonuma bakıyordum. Ne tür bir kuştu?)
Emma: I think it was a heron. It looked so graceful in the air. (Sanırım bir balıkçıldı. Havada çok zarif görünüyordu.)
Liam: I wish I had looked up sooner. I love birds like that. (Keşke daha erken kafamı kaldırıp baksaydım. Böyle kuşlara bayılırım.)
Emma: Don’t worry, I was watching it for a while. It circled the lake before flying off. (Merak etme, bir süre onu izledim. Gölün etrafında birkaç tur attıktan sonra uçup gitti.)
Liam: That must have been beautiful to watch. Did you manage to get a video? (Onu izlemek çok güzel olmalı. Video çekebildin mi?)
Emma: Yep! Want to watch it together? (Evet! Birlikte izlemek ister misin?)
Liam: Absolutely. Let’s watch it now! (Kesinlikle. Haydi şimdi izleyelim!)
“See, look, watch”: Test!
“See, look, watch” kelimeleri ne demek ve farkları neler öğrendiğimize göre sizin için hazırladığımız bu 10 soruluk testi çözerek kendinizi sınayabilirsiniz!
Sıkça sorulan sorular
İşte “look, see, watch” hakkında en çok merak edilenler ve cevapları!
İngilizce look ne demek?
“Look” İngilizcede “bakmak” anlamına gelen bir fiil. Ancak sadece fiziksel bir bakışı değil, aynı zamanda dikkatli bir şekilde incelemeyi veya gözlem yapmayı da ifade ediyor.
İngilizce watch ne demek?
“Watch”, İngilizcede “dikkatle izlemek”, “gözlemek” veya” bir şeye odaklanarak bakmak” anlamına geliyor.
Novakid’le tanışın!
Etkili bir dil öğrenimi için kelime hazinesini geliştirmek önemli ancak en önemlisi, dili yaşamak. Çocuğunuzun İngilizceyi öğrenirken dilbilgisi kurallarını ezberlemesini değil, interaktif yöntemleri keşfetmesini istiyorsanız Novakid, aradığınız yer olabilir! Akranlarıyla iletişim kurarak hem eğlenceli hem eğitici bir eğitim alması için İngilizce derslerine göz atarak siz de aramıza katılabilirsiniz.
Ayrıca birebir derslerimizde uyguladığımız etkili yöntemimize aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz:
Çocuğunuzun dili yaşayarak keşfetmesi için ilk deneme dersi tamamen ücretsiz bir şekilde alabilirsiniz!