- Sıkça sorulan sorular
- Novakid’le tanışın!
- İngilizcede dostlukla ilgili pek çok deyim vardır ve bu deyimleri bilmek, konuşmalarınızı daha doğal ve etkileyici hale getirir.
- Dostlukla ilgili en yaygın kullanılan İngilizce deyim “a friend in need is a friend indeed” ifadesidir. Bu deyim gerçek dostun zor zamanda ortaya çıktığını anlatır.
- İngilizce deyimleri bilmek sadece kelime dağarcığınızı geliştirmekle kalmaz aynı zamanda kültürel ifadeleri anlamanıza da yardımcı olur.
Deyimler Türkçede olduğu gibi İngilizcede de birçok farklı konuda karşımıza çıkar. Örneğin İngilizcede zaman, para veya hava ile alakalı birçok deyim bulunur. Bu durumda hayatımızın en kıymetli parçalarından biri olan dostlukla ilgili de birçok deyim olmalı, değil mi?
Kimi zaman çocukluk arkadaşlarımızla olan bağlarımız kimi zaman da yetişkinlikte kurduğumuz dostluklar hayatımıza anlam katar. İngilizce, tıpkı Türkçe gibi arkadaşlık ilişkilerini anlatan pek çok renkli deyimle doludur. Bu yazıda, dostlukla ilgili en yaygın İngilizce deyimleri açıklamalarıyla birlikte öğreneceğiz.
Bu deyimleri günlük konuşmalarımıza katarak İngilizce konuşma becerimizi geliştirebilir ve konuşmalarımızı daha doğal bir hale getirebiliriz. Hazırsanız başlıyoruz!
- A friend in need is a friend indeed
Türkçede bu ifadeyi karşılayan harika bir söz var: “Gerçek dost kötü günde belli olur.” Bu deyim, gerçek arkadaşın kötü zamanınızda yanınızda kalan kişi olduğunu anlatıyor.
Örnek: She supported me when I was sick—a friend in need is a friend indeed. (Hastayken bana destek oldu, gerçek dost kötü günde belli olur.)
- Like two peas in a pod
Bu ifade ise iki kişinin birbirine çok benzediğini ve sürekli birlikte olduklarını anlatıyor.
Örnek: They are like two peas in a pod—they do everything together. (Onlar ayrılmaz ikili gibiler, her şeyi birlikte yapıyorlar.)
- Through thick and thin
Hastalıkta ve sağlıkta… Fakat bunun arkadaşlar için söylenen hali! Bu deyim, iyi ya da kötü günde yanınızda olan arkadaşlarınız için kullanılıyor.
Örnek: We stayed friends through thick and thin. (İyi günde kötü günde arkadaş kaldık.)
- Fair-weather friend
Bu deyim, işler yolundayken yanınızda olan ama zor zamanlarda kaybolan arkadaşlar için kullanılır. Yani Türkçesi ile “iyi gün dostu”.
Örnek: He disappeared when I needed help. He was a fair-weather friend. (Yardıma ihtiyacım olduğunda ortadan kayboldu. İyi gün dostuymuş)
- A shoulder to cry on
Zor zamanlarında başınızı yaslayıp içinizi dökebileceğiniz o güzel kalpli insan: dert ortağınız. Bu deyim tam olarak bu insanı anlatıyor!
Örnek: After the breakup, Sarah was my shoulder to cry on. (Ayrılıktan sonra Sarah bana dert ortağı oldu.)
- Buddy up
Hani İngilizce derslerinde “eşleşin” denir ve siz de hemen dostunuzun yanına koşarsınız ya… İşte onunla “buddy up” yaparsınız. Türkçede “takım olmak” ya da “kanka olmak” diyebiliriz.
Örnek: We had to buddy up for the project, so I picked Jake. (Proje için eşleşmemiz gerekiyordu, ben de Jake’i seçtim.)
- Kindred spirits
“Bu beni anlıyor!” dediğiniz o nadir insan… Türkçeye çevirirsek “kafa dengi” çok doğru bir karşılık olacaktır. Bu deyim, hayata benzer gözle baktığınız kişiler için biçilmiş kaftan.
Örnek: We clicked instantly—we’re kindred spirits. (Anında anlaştık. Kafa dengiyiz.)
- Ride or die
Bu deyim dostluk için kullanıldığında kendinden önce genellikle bir “possessive adjective” yani iyelik zamiri alır. Türkçedeki “ölümüne dost” veya “ahretlik” ifadelerine karşılık gelir.
Örnek: She’s my ride or die—I can count on her no matter what. (O benim ölümüne dostum. Ne olursa olsun ona güvenebilirim.)
- Chalk and cheese
Bu deyim “zıt kutuplar” için kullanılır. Hani biri sabah insanı, diğeri sabah alarmı kıracak kadar uykucu olur ya? İşte tam olarak bunu anlatıyor. Türkçede bu ifadeye “elmayla armut” ya da “geceyle gündüz” deriz.
Örnek: Tom and Jerry are like chalk and cheese, but they’re still best friends. (Tom ve Jerry geceyle gündüz gibi ama yine de en iyi arkadaşlar.)
- To have someone’s back
Bu deyim Türkçedeki “arkasını kollamak” ifadesiyle tam örtüşür. Konuşma esnasında “arkanı kolluyorum” veya “bana güven” anlamlarında “I’ve got your back.” şeklinde de kullanımlarına sıkça karşılaşabiliriz.
Örnek: Don’t worry about the meeting—I’ve got your back. (Toplantı için endişelenme. Ben arkandayım.)
- To be on the same wavelength
“Leb-” demeden “Çorum!” diyen arkadaşınız vardır ya, işte bu deyim tam olarak bu durumu anlatır. Türkçeye “aynı frekansta olmak” veya “aynı telden çalmak” şeklinde aktarılan bu deyim tatlı bir zihin uyumuna dikkat çeker.
Örnek: We always understand each other—we’re on the same wavelength. (Birbirimizi her zaman anlarız. Aynı frekanstayız.)
- To be cut from the same cloth
Türkçeye “aynı hamurdan yoğrulmuş” veya “birbirinin aynısı” olarak geçen bu deyim, aynı huyları ve tepkileri paylaştığınız bir arkadaşınızdan bahsedilirken kullanılabilir.
Örnek: Those two are cut from the same cloth—it’s scary how similar they are. (O ikisi aynı tornadan çıkmış gibi. Ürkütücü derecede benziyorlar.)
- To be thick as thieves
“Can ciğer kuzu sarması” deyimine karşılık gelen bu ifade ise bir türlü kopamadığınız ve sırlarınızı paylaştığınız dostunuzu anlatır.
Örnek: They’re literally thick as thieves—you’ll never see one without the other. (Onlar tam can ciğer kuzu sarması. Birini diğerinden ayrı görmezsin.)
- To know someone inside out
Arkadaşınızı öyle iyi tanıyorsunuz ki ne düşündüğünü tek bir bakışıyla anlayabiliyorsunuz. Türkçedeki “içini dışını bilmek” ifadesi bu deyime cut oturuyor!
Örnek: After all these years, I know him inside out. (Onca yıldan sonra onun içini dışını biliyorum.)
- Heart to heart
Bu deyim, biriyle içten ve açık bir şekilde konuşmak anlamına gelir. Maskeleri bir kenara bırakıp “kalpten kalbe, samimi bir dertleşme” yaparsın. Türkçedeki “içini dökmek” ya da “yürekten konuşmak” deyimlerine benzer.
Örnek: We had a heart to heart last night about everything we’ve been through. (Dün gece yaşadığımız her şey hakkında yürekten konuştuk.)
- Partner in crime
Bu deyim gerçek suçla ilgili değil tabii ki. Yaramazlıklarınızda ya da çılgın fikirlerinizde hep yanınızda olan arkadaşınız için kullanılır. Türkçede bu deyime karşılık olarak “suç ortağı” verilebilir.
Örnek: She’s always up for crazy plans—She is my partner in crime! (Çılgın planlara hep hazır. O, benim suç ortağım!)
- Birds of a feather flock together
Benzer karakterde, benzer zevklere sahip insanlar arkadaş olma eğilimindedir. Bu deyim de tam olarak bunu anlatır. Kısaca “tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.”
Örnek: They both love anime and video games—birds of a feather flock together. (İkisi de anime ve video oyunlarını seviyor. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş.)
- Cross someone’s path
Dostlukla ilgili bir başka deyimimiz ise biriyle yolunuzun kesişmesi anlamına gelir. Planlamadığınız bir anda biri hayatınıza girer, iyi ya da kötü bir etki bırakabilir. Türkçede “yolu kesişmek” veya “karşılaşmak” şeklinde söylenir.
Örnek: I never expected to cross his path again after high school. (Liseden sonra onunla yolumun tekrar kesişeceğini hiç düşünmemiştim.)
- To go way back
Hani “bizim mazimiz çok eski” deriz ya, işte bu deyim onun İngilizcesi! Türkçede “eski dostuz” gibi ifadelere karşılık gelir.
Örnek: We go way back—we’ve been friends since kindergarten. (Biz çok eski dostuz. Anasınıfından beri arkadaşız.)
- To hit it off
Bazen biriyle tanıştığınız anda sanki 40 yıllık dostmuşsun gibi hissedersiniz. İşte bu deyim tam da o anı anlatıyor! Türkçedeki “ilk görüşte kaynaşmak” ifadesiyle oldukça benzer.
Örnek: We hit it off as soon as we started talking. (Konuşmaya başlar başlamaz hemen kaynaştık.)
Sıkça sorulan sorular
Sizler için İngilizce dostlukla ile ilgili deyimler hakkında akla en çok takılan soruları ve cevaplarını derledik!
İngilizcede “arkadaş” ve “dost” nasıl denir?
İngilizcede “arkadaş” için en yaygın kelime”friend”dir. “Dost” ise daha derin, duygusal bir bağ anlatır ve İngilizce’de genellikle “close friend” veya “true friend” gibi ifadelerle karşılanır.
Arkadaşlıkla ilgili atasözü ve deyimler nelerdir?
İngilizce dostluk ile alakalı en bilinen deyimlerden biri “A friend in need is a friend indeed” ifadesidir. Bu ifade “Dost kara günde belli olur.” anlamına gelir. Bir başka örnek ise “thick as thieves” (suç ortağı gibi yakın), “birds of a feather flock together” (aynı kafadakiler bir arada olur) ifadeleri olabilir.
Parayla ilgili İngilizce deyimler nelerdir?
Parayla ilgili yaygın deyimler arasında “Money doesn’t grow on trees” (para ağaçta yetişmez) ve “Break the bank” (çok pahalıya mal olmak) yer alır. Ayrıca “In the red” (zararda olmak) ve “To cost an arm and a leg” (aşırı pahalı) da çok kullanılır.
Novakid’le tanışın!
İngilizce deyimleri bilmek konuşma becerimizi geliştirir, bunda şüphe yok. Peki bu deyimleri konuşma pratiği yapmadan öğrenebilir miyiz? Ne yazık ki bu pek mümkün gözükmüyor. Çocuklar için İngilizce kursu Novakid’de uzman eğitmenlerimizle birlikte çocuklara İngilizceyi konuşarak öğrenebilecekleri eğlenceli bir ortam sunuyoruz. Hemen şimdi aramıza katılabilirsiniz!
Ayrıca bire bir derslerimiz ile de çocuğunuz için kişiselleştirilmiş bir öğrenim imkanı sunuyoruz. Daha detaylı incelemek için aşağıdaki videoya göz atabilirsiniz!
Siz de çocuğunuzun İngilizceyi konuşarak öğrenmesini istiyorsanız ücretsiz deneme dersinizi hemen alın!