İngilizce meslekleri ve Türkçelerini birlikte öğrenelim!

Meslekler İngilizce öğrenirken karşımıza çıkan önemli konulardan bir tanesi. Hayatın önemli bir parçası olan meslekler, günlük hayatta da sık sık konuşacağımız bir konu. Özellikle de çocuklar, gelecekte ne yapmak istediklerini söylemek için İngilizce meslekleri iyi bilmeliler.

Biz de bu yazımızda İngilizce meslekleri Türkçe karşılıklarıyla birlikte sıraladık. Konu anlatımımızı örnek cümlelerle ve ardından günlük hayattan diyaloglarla da destekledik. Öğrenmeye başlayalım!

• Dentist

Birçok çocuk dişçi korkusu sebebiyle bu mesleğin hayalini kurmuyor, fakat dişçiler kesinlikle vazgeçilemez bir meslek grubu. İngilizcede “dişçi” demek içinse “dentist” kelimesi kullanılıyor.

Örnek: The dentist cleaned the patient’s teeth. (Diş hekimi hastanın dişlerini temizledi.)

• Scientist

“En zeki meslek grubu” desek muhtemelen çoğu çocuğun aklına bilim insanları gelecektir. “Bilim insanı” kelimesinin İngilizce mesleklerdeki karşılığı, “scientist”.

Örnek: The scientist conducted research in the laboratory. (Bilim insanı laboratuvarda araştırma yaptı.)

• Police officer

İngilizce mesleklerde “polis” demek için “police” demek yeterli zannedebiliriz, ancak aslında meslek olan polisten bahsetmek için “police officer” yani “polis memuru” diyoruz. İngilizcede “police” dersek çoğu konuşmacının aklına insan olan değil, kurum olan polis gelir.

Örnek: The police officer directed traffic at the intersection. (Polis memuru kavşakta trafiği yönetti.)

• Author / Writer

İngilizcede “yazar” demek için “author” veya “writer” kelimelerinden faydalanıyoruz. “Writer” genel olarak herhangi bir şey yazan insanlar için kullanılırken, “author” kelimesi profesyonel olarak kitap yazıp yayınlayan insanlar için kullanılıyor.

Örnek: The writer/author published her first novel. (Yazar ilk romanını yayınladı.)

• Waiter / Waitress

Restoranlarda siparişimizi alan garsonların İngilizce mesleklerdeki ismi, cinsiyete bağlı. Eğer garson erkekse “waiter”, kadınsa da “waitress” diyoruz.

Örnek: The waiter/waitress served dinner to the table. (Garson masaya akşam yemeğini servis etti.)

• Journalist

Bizlere önemli olayları aktaran gazetecilerin İngilizce mesleklerdeki ismi, “journalist” şeklinde.

Örnek: The journalist interviewed the mayor about the new policy. (Gazeteci belediye başkanıyla yeni politika hakkında röportaj yaptı.)

• Mechanic

İşimizin çok düşmemesini istediğimiz, ancak düştüğünde de bize çok yardımcı olan tamircilerin İngilizce adı “mechanic”. Aynı zamanda gayriresmi bağlamlarda “handyman” kelimesini de görebiliriz.

Ayrıca bir not düşelim: Bu elbette kelimenin bağlamına göre değişse de İngilizcede “mechanic” denince akla ilk gelen meslek, araba tamircisi.

Örnek: The mechanic repaired the car’s engine. (Tamirci arabanın motorunu tamir etti.)

• Driver / Chauffeur

“Şoför” demek için İngilizcede ya doğrudan “sürücü” anlamına gelen “driver”, ya da Fransızcadan gelen ve Türkçedeki “şoför” kelimesinin de kökeni olan “chauffeur” kelimesini kullanabiliyoruz. 

Bunlardan “chauffeur”, daha çok lüks araçların özel şoförleri için kullanılıyor. “Driver” ise herhangi bir şoför için. “Otobüs şoförü”, “taksi şoförü” gibi türler için de “driver” kelimesinin başına aracın adını getiriyoruz (“bus driver”, “taxi driver” gibi).

Örnek: The taxi driver navigated through busy streets. (Taksi şoförü yoğun sokaklarda yol aldı.)

• Cashier

Marketlerde bize yardımcı olan kasiyerlerin İngilizce mesleklerdeki karşılığı, “cashier”.

Örnek: The cashier scanned the items and calculated the total. (Kasiyer ürünleri taradı ve toplamı hesapladı.)

• Cleaner

Gittiğimiz her yerde hijyeni sağlamakta büyük emeği olan temizlik görevlileri, İngilizce meslekler arasında “cleaner” şeklinde adlandırılıyorlar. 

Örnek: The cleaner mopped the floors until they sparkled. (Temizlik görevlisi zeminleri parlayana kadar sildi.)

• Pharmacist

İlaç alırken karşılaştığımız, ancak bazıları o ilaçların geliştirilmesinde de rol oynayan eczacıların İngilizce mesleklerdeki karşılığı “pharmacist”.

Örnek: The pharmacist dispensed the prescribed medication. (Eczacı reçeteli ilacı verdi.)

• Actor / Actress

Filmlerden ve dizilerden tanıdığımız oyuncuların İngilizce mesleklerdeki adı da tıpkı garsonda olduğu gibi cinsiyete bağlı olarak değişebiliyor. Genellikle erkek oyuncular için “actor”, kadın oyuncular için “actress” kullanılıyor.

Örnek: The actor/actress rehearsed his/her lines for the play. (Oyuncu, oyun için repliklerini prova etti.)

• Judge

Kanunu uygulamakla yükümlü olan hakimler, İngilizce mesleklerden “judge” kelimesiyle belirtiliyor.

Örnek: The judge listened to both sides of the case. (Hakim davanın her iki tarafını da dinledi.)

• Archaeologist / Paleontologist

Kazılar yapıp uzak geçmişten kalıntılar bulmak, birçok çocuğun hayallerini süsleyen bir diğer meslek. Ancak burada bir kavram ayrımı yapmalıyız.

Birçok insan, arkeologların dinozor fosillerini bulduğunu zannedebiliyor, fakat aslında arkeologlar sadece eski insanları ve onların yaşamlarını araştırıyor. Dinozor gibi hayvan fosillerini bulan ve aslında birçok çocuğun aklındaki meslek dalı ise paleontoloji.

İkisinin de İngilizce mesleklerdeki adları Türkçedekine gayet benziyor. Arkeolog için “archaeologist”, paleontolog için “paleontologist” diyoruz.

Örnek: The archaeologist excavated artifacts from the ancient site. (Arkeolog antik siteden eserler çıkardı.)

Örnek: A team of paleontologists found T-Rex bones at the dig site. (Bir grup paleontolog, kazı sahasında T-Rex kemikleri buldu.)

• Pilot

Açıklamaya bile gerek olmadan, “pilot” mesleğinin İngilizcede “pilot” demek olduğunu anlayabiliyoruz. Ancak İngilizcedeki kelime, “paylıt” diye okunuyor!

Örnek: The pilot announced that the plane would take off in 10 minutes. (Pilot, uçağın 10 dakika sonra kalkacağını duyurdu.)

• Barber / Hairdresser

Saçımızı kesen kişi için tıpkı Türkçede olduğu gibi İngilizce mesleklerde de farklı kelimeler var. “Berber” demek için “barber”, “kuaför” demek için de “hairdresser” kelimelerini kullanabiliyoruz.

Örnek: The barber trimmed the beard of the customer. (Berber, müşterinin sakalını kısalttı.)

Örnek: I went to the hairdresser to get my hair dyed. (Saçımı boyatmak için kuaföre gittim.)

Siz de çocuğunuzun İngilizceyi en doğal haliyle öğrenmesi için ücretsiz deneme dersinizi şimdi alın!