“Big” ve “large” farkı: İngilizcede “big” ve “large” kelimelerinin arasındaki farkları öğreniyoruz!

“Big” kelimesi, İngilizcede “büyük” anlamına geliyor. Bu zaten başlangıç seviyesinde ilk öğrendiğimiz İngilizce sıfatlar arasında yer alan bir kelime olduğu için bize yeterince tanıdık geliyordur. Ancak “big” kelimesinin sadece anlamını bilmek, kullanımını tamamen anlamak için yeterli olmayabilir!

Aslına bakarsanız “big” kelimesi “büyük” anlamına gelse de, İngilizceyi ana dili olarak konuşan kişilerin bu kelimeyi nispeten gayriresmi, hatta bazı durumlarda çocuksu algılamaları dahi olası. Bu da “big” kelimesini kullanırken aklımızda tutmamız gereken en önemli detay.

Bu yaygın kelimeyi kullandığımız cümlelerin gerçekten de olabildiğince doğal duyulduğundan emin olmak istiyorsak, kullanım alanlarını ve de amaçlarını biraz daha yakından incelememiz lazım. O halde hep birlikte tam olarak bunu yapalım!

• Fiziksel boyuttan bahsederken “big” kullanımı

“Big” kelimesi, zaten bildiğimiz üzere, boyutu büyük olan nesneleri nitelemek için kullanılabiliyor. Nesneleri, mekanları, hayvanları, hatta bazen insanları dahi “big” sıfatını kullanarak nitelememiz gayet mümkün. 

Örnek: My brother has a big dog that weighs over 40 kg. (Kardeşimin 40 kilogramdan fazla ağırlığı olan büyük bir köpeği var.)

Örnek: The children built a big sandcastle on the beach. (Çocuklar plajda büyük bir kumkale inşa ettiler.)

Örnek: She lives in a big apartment with three bedrooms. (Üç yatak odalı büyük bir dairede yaşıyor.)

Örnek: Look at that big mountain in the distance! (Uzaktaki şu büyük dağa bak!)

Örnek: The basketball player is very big compared to his teammates. (Basketbol oyuncusu takım arkadaşlarına göre çok büyük.)

Örnek: My grandmother baked a big cake for my birthday celebration. (Büyükannem doğum günü kutlamam için büyük bir pasta pişirdi.)

• Yaştan bahsederken “big” kullanımı

“Büyük” kelimesi sadece bir şeyin boyutunun değil, aynı zamanda birinin yaşından bahsetmek için de kullanılabiliyor. Aynı durum İngilizcedeki “big” kelimesi için de geçerli. 

Örnek: My big sister is five years older than me. (Benden beş yaş büyük bir ablam var.)

Örnek: When you’re a big boy, you can ride this bicycle. (Büyük bir oğlan olduğunda bu bisikleti sürebilirsin.)

Örnek: He acts like the big brother in our friend group. (Arkadaş grubumuzda abi gibi davranır.)

Örnek: My daughter feels very big now that she’s started primary school. (Kızım ilkokula başladığı için kendini çok büyümüş hissediyor.)

Hazır bu örnekleri vermişken, özellikle de abla ve abi demek için sırasıyla “big sister” ve “big brother” kelimelerini kullanmanın biraz çocuksu duyulabileceğini söylemeden geçmeyelim. Eğer biraz daha ciddiyetli terimler arıyorsanız bu durumlarda “big” yerine “older” ya da “elder” kelimelerini kullanabilirsiniz.

• Bir şeyin önemini veya ciddiyetini belirtirken “big” kullanımı

“Büyük” kelimesi aynı zamanda biraz daha soyut bir anlama da sahip olabilir. Aynı şekilde, “big” kelimesini de “önemli”, “dikkat çekici”, “akılda kalıcı” gibi anlamlarda kullanmamız da mümkün.

Örnek: Tomorrow is a big day for me—I have my final exam. (Yarın benim için büyük bir gün—final sınavım var.)

Örnek: Graduating from university was a big achievement for her. (Üniversiteden mezun olmak onun için büyük bir başarıydı.)

Örnek: We need to make a big decision about where to live next year. (Gelecek yıl nerede yaşayacağımız konusunda büyük bir karar vermemiz gerekiyor.)

Örnek: Learning to drive was a big milestone in my life. (Araba kullanmayı öğrenmek hayatımda büyük bir dönüm noktasıydı.)

Örnek: Winning that competition was a big honor for our school. (O yarışmayı kazanmak okulumuz için büyük bir onurdu.)

Örnek: I have a big announcement to make tomorrow, make sure to be here! (Yarın büyük bir duyuru yapacağım, mutlaka burada olun!)

“Large” kelimesi, İngilizcede “büyük” anlamına gelen bir başka kelime. Herhangi bir İngilizce sözlüğü veya çeviri programını açarsak “large” kelimesi hakkında ilk gördüğümüz şey bu olacaktır. Peki ya o halde “large” ve “big” kelimelerinin farkı ne? Bunlar, tamamen eş anlamlı mı?

Kısaca söylemek gerekirse, hayır, her ne kadar tanımları aynıymış gibi gelse de “big” ve “large” tam olarak eş anlamlı değil. Bunun sebebi de “big” kelimesini her zaman “large” ile değiştiremiyor, ve aynı şekilde “large” kelimesini de her zaman “big” ile değiştiremiyor olmamız.

Aralarındaki en temel fark, “large” kelimesinin “big” kelimesine kıyasla biraz daha ciddiyetli olması. Yani “large” kelimesini kullandığımızda, “big” kelimesinin aksine”, dediklerimizin kulağa çocuksu gelme ihtimali çok daha az.

Ancak dediğimiz üzere, bu iki kelimeye tamamen eş anlamlı diyemeyiz. Yani “large”, sadece “big” kelimesinin daha ciddi halinden ibaret değil. “Large” kelimesinin de kendine özgü bazı kullanım alanları bulunuyor. Hemen bunları öğrenelim ve aradaki farkı daha iyi anlayalım!

• Alanlar, boyutlar ve miktarlar için “large” kullanımı

“Large” kelimesinin birincil kullanım alanı, “big” ile hemen hemen aynı. Bir mekanın, nesnenin, miktarın ve benzeri şeylerin “büyük” olduğunu söylemek için “large” kelimesini kullanabiliyoruz. “Large” kelimesinin bu kullanımı, “big” kelimesinin ciddi haline en yakın olan şey.

Örnek: They live in a large house with six bedrooms. (Altı yatak odalı büyük bir evde yaşıyorlar.)

Örnek: The restaurant has a large dining area that can seat 200 people. (Restoranın 200 kişiyi ağırlayabilen büyük bir yemek alanı var.)

Örnek: The museum occupies a large space in the city center. (Müze şehir merkezinde büyük bir alan kaplar.)

Örnek: She poured a large amount of water into the pot. (Tencereye büyük miktarda su döktü.)

Örnek: The park has a large swimming pool for summer activities. (Parkta yaz etkinlikleri için büyük bir yüzme havuzu var.)

Örnek: The earthquake affected a large region of the country. (Deprem ülkenin büyük bir bölgesini etkiledi.)

• Gruplar ve topluluklar için “large” kullanımı

“Large” kelimesi, aynı zamanda topluluk isimleriyle de sık sık karşımıza çıkıyor. Bu durumda da bahsettiğimiz topluluk her neyse, içindeki üyelerin sayısının büyük olduğunu ima etmiş oluyoruz. 

Örnek: A large crowd gathered outside the concert hall. (Konser salonunun dışında büyük bir kalabalık toplandı.)

Örnek: The library has a large collection of books in different languages. (Kütüphanede farklı dillerde büyük bir kitap koleksiyonu var.)

Örnek: A large number of students participated in the school event. (Okul etkinliğine çok sayıda öğrenci katıldı.)

Örnek: The zoo houses a large variety of animals from Africa. (Hayvanat bahçesi Afrika’dan çok çeşitli hayvanları barındırıyor.)

Örnek: The teacher deals with a large group of students every day. (Öğretmen her gün büyük bir öğrenci grubuyla ilgileniyor.)

Örnek: The supermarket carries a large selection of fresh fruits. (Süpermarket taze meyvelerin büyük bir seçimini taşır.)

• Teknik içerikli ve ciddi konuşmalarda “large” kullanımı

Daha önce de dediğimiz üzere, “large” kelimesi, “big” ile çok yakın bir anlama sahip olsa da biraz daha ciddi bir ton sağlamamıza yarıyor. Haliyle, biraz daha ciddi olmamız gereken, teknik içerikli konuşmalarda “big” diyebileceğimiz yerde “large” demeyi tercih edebiliyoruz.

Örnek: Research has been conducted on a large sample of participants. (Araştırma, büyük bir katılımcı örneği üzerinde yapılmıştır.)

Örnek: The company experienced large growth in the past year. (Şirket geçen yıl büyük bir büyüme yaşadı.)

Örnek: The project required a large investment of time and resources. (Proje büyük bir zaman ve kaynak yatırımı gerektirdi.)

Örnek: The scientist observed a large variation in test results. (Bilim insanı test sonuçlarında büyük bir değişiklik gözlemledi.)

Örnek: This technology has created large improvements in efficiency. (Bu teknoloji verimlilikte büyük iyileştirmeler yarattı.)

Örnek: There’s a large difference between the two test scores. (İki test puanı arasında büyük bir fark var.)

• Kıyafet bedeni olarak “large” kullanımı

Son olarak, “large” kelimesinin günlük hayatımızda da sık sık gördüğümüz bir kullanımı var. Kıyafet etiketlerinde “L” harfiyle temsil edilen büyük boyut, İngilizce “large” kelimesinden geliyor. 

Örnek: Do you have this jacket in large? (Bu ceketin büyük bedeni var mı?)

Örnek: These pants only come in medium and large sizes. (Bu pantolonlar sadece orta ve büyük bedenlerde gelir.)

Örnek: The store doesn’t carry extra large gloves in this style. (Mağaza bu stilde ekstra büyük eldivenler bulundurmuyor.)

Örnek: Do you think I should order the large or extra large pajamas? (Sence büyük boy mu yoksa ekstra büyük boy pijama mı sipariş etmeliyim?)

Tabii başlıca örneğimiz kıyafetler olsa da “large” kelimesinin bu anlamını farklı ürünlerde de görebileceğimizi unutmayalım. Örneğin İngilizcede “büyük boy menü”den bahsetmek için yine “large” kelimesini kullanırız. 

İngilizcede “big” ve “large” kelimelerinin arasındaki kullanım farklarını böylece görmüş olduk. Şimdi de bu konu hakkında sıkça sorulan sorulardan bazılarını cevaplayalım.

Big İngilizcede ne?

“Big”, İngilizcede “büyük” anlamına gelir. Bir şeyin boyutundan, yaşlardan, ya da bir şeyin öneminden bahsederken kullanılabilir. Ancak bazı durumlarda “big” kelimesi kulağa ciddiyetsiz veya çocuksu gelebilir.

Big yerine ne kullanılır?

“Big” kelimesi yerine biraz daha ciddiyetli bir kelime olan “large” kullanılabilir. Bunun yanı sıra cümlenin bağlamına göre “huge”, “extensive”, “massive”, “major”, “great” gibi kelimeler de “big” yerine kullanılabilir.

Son olarak, İngilizcede “big” ve “large” kelimeleri hakkında öğrendiklerimizi pekiştirmek için bir bilgi testi çözelim!

İngilizcede hangi durumda hangi kelimenin kulağa daha doğal geldiğini anında anlayabilmek istiyorsak dili yaşayarak öğrenmemiz gerekiyor. Novakid’de sunduğumuz çocuklar için online İngilizce derslerinde tam da bu mümkün! Siz de hemen aramıza katılın ve konuşma pratiği derslerimizden bir ay ücretsiz faydalanın!

Bunun yanı sıra, aşağıdaki videodan teke tek derslerimizde uyguladığımız yöntem hakkında bilgi almayı da unutmayın: