- Phrasal verbs nedir, nasıl çalışır?
- “Cut” fiilinin anlamları
- “Cut” fiiliyle kullanılan phrasal verbler
- “Cut” phrasal verbleri: Bilgi testi!
- Sıkça sorulan sorular
- Novakid’le tanışın!
İngilizcede “cut” fiili tek başına bile birçok anlam taşırken, bir de phrasal verb’lerle birleşince iyice zenginleşiyor. “Cut down”, “cut off”, “cut out” gibi ifadeler hem gündelik konuşmalarda sıkça kullanılıyor hem de anlamları bağlama göre değişebiliyor.
Bu yazıda phrasal verb mantığına ve “cut” fiilinin anlamlarına yer verdikten sonra “cut” ile kurulan tüm phrasal verb’leri ayrı anlamlarıyla birlikte inceleyecek, örnek cümlelerle pratik yapacak ve mini bir quiz ile bilginizi test edeceğiz.
Phrasal verbs nedir, nasıl çalışır?
İngilizcede fiillerin yanında bir veya daha fazla kelimeyle birleşerek yeni anlamlar kazanan fiillere “phrasal verb” yani “deyimsel fiil” denir. Bu fiil öbekleri, özellikle günlük konuşmalarda çok sık kullanılır ve çoğu zaman kelimelerin tek tek anlamlarından tamamen farklı bir anlam taşır.
Phrasal verblerin yapısı
Bir phrasal verb genellikle şu şekilde oluşur:
- Fiil + zarf (adverb)
Örnek: give up (vazgeçmek) - Fiil + edat (preposition)
Örnek: look after (ilgilenmek, bakmak) - Fiil + zarf + edat
Örnek: put up with (katlanmak)
Bu yapılar cümle içinde bazen ayrılabilir, bazen de ayrılamaz.
Separable (ayrılabilen) ve inseparable (ayrılamayan) phrasal verbs
Separable (ayrılabilir) phrasal verb’lerde nesne araya girebilir.
Örnek: She turned the TV off. / She turned off the TV. (Televizyonu kapattı.)
Inseparable (ayrılamaz) phrasal verb’lerde nesne araya giremez.
Örnek: I ran into an old friend. (Eski bir arkadaşıma rastladım.)
“Cut” fiilinin anlamları
Phrasal verblere geçmeden önce “cut” fiilinin tek başına kullanıldığında ne anlamlara geldiğine göz atalım!
1. Kesmek, bölmek
Keskin bir alet kullanarak bir şeyi bölmek, kesmek.
Örnek: I cut the meat into small pieces. (Eti küçük parçalara kestim.)
2. (Zamanı, miktarı) azaltmak
Belirli bir süreden veya miktardan kısmak.
Örnek: We need to cut costs this month. (Bu ay masrafları kısmamız lazım.)
3. Ara vermek; kesmek
Bir eyleme veya sürece ani müdahale etmek, onu durdurmak.
Örnek: She cut the conversation short. (Konuşmayı yarıda kesti.)
“Cut” fiiliyle kullanılan phrasal verbler
Cut off
Anlamı:
- Bir şeyi kesmek, ayırmak: Fiziksel veya mecazî olarak bir bağlantıyı kesmek.
- Elektrik, su gibi hizmetleri durdurmak: Bir kaynağın aniden kesilmesi.
- Birini hayatından çıkarmak, bağları kesmek: Kişisel veya sosyal bağları kesmek.
Örnekler:
- The storm cut off the village from the outside world.
(Fırtına köyü dış dünyadan ayırdı.) - They cut off our electricity because we didn’t pay the bill.
(Faturayı ödemediğimiz için elektriğimizi kestiler.) - After the argument, she cut him off completely.
(Tartışmadan sonra onunla tamamen bağını kopardı.)
Cut out
Anlamı:
- (Bir şeyden) bir parçayı kesip çıkarmak: Fiziksel olarak bir şeyin belirli kısmını çıkarmak.
- (Bir alışkanlığı, davranışı) bırakmak: Bir şeyi veya bir kişiyi hayatından tamamen çıkarmak.
- (Motor, sistem vb.) aniden durmak: Cihazın beklenmedik şekilde kapanması.
Örnekler:
- I cut the recipe out of the magazine.
(Tarifi dergiden kestim.) - You should cut out sugar if you want to lose weight.
(Kilo vermek istiyorsan şekeri bırakmalısın.) - My car suddenly cut out on the highway.
(Arabam otoyolda aniden durdu.)
Cut down (on)
Anlamı:
- Azaltmak: Özellikle miktar ya da sıklığı düşürmek. (Cut down on)
- Ağaç kesmek: Fiziksel olarak bir ağacı ya da büyük yapıyı kesmek.
- Eleştirmek ya da küçük düşürmek (informal / gayriresmi): Birini sözel olarak yermek.
Örnekler:
- I’m trying to cut down on caffeine.
(Kafein tüketimini azaltmaya çalışıyorum.) - They cut down the old tree in the backyard.
(Arka bahçedeki yaşlı ağacı kestiler.) - She always cuts him down in front of others.
(Onu başkalarının önünde sürekli küçük düşürüyor.)
Cut up
Anlamı:
- Parçalara ayırmak: Genellikle bir şeyi küçük parçalara kesmek.
- Şakacı olmak / abartılı davranmak: Aşırı enerjik ya da komik davranmak.
- (Duygusal olarak) sarsılmak: (İngiliz İngilizcesi) Bir olaydan sonra üzgün veya travmalı hissetmek.
Örnekler:
- He cut up the vegetables for the salad.
(Salata için sebzeleri doğradı.) - The kids were cutting up in class today.
(Bugün derste çocuklar çok şakalaşıyordu.) - She was really cut up after the breakup.
(Ayrılıktan sonra gerçekten çok üzülmüştü.)
Cut in
Anlamı:
- Sözünü kesmek: Birinin konuşmasını bölmek.
- Araya girmek (trafikte veya sırada): Başkasının önüne geçmek.
- (Motor, sistem) devreye girmek: Çalışmaya başlamak.
Örnekler:
- He always cuts in when I’m talking.
(Ben konuşurken sürekli araya girer.) - A car suddenly cut in front of us.
(Bir araba aniden önümüze kırdı.) - The cooling system cut in automatically.
(Soğutma sistemi otomatik olarak devreye girdi.)
Cut back
Anlamı:
- Azaltmak: Harcama, zaman ya da aktiviteyi kısıtlamak.
- Kırpmak: Bitkilerin ya da ağaçların fazla kısımlarını kesmek.
Örnekler:
- We’re trying to cut back on unnecessary expenses.
(Gereksiz harcamaları azaltmaya çalışıyoruz.) - It’s time to cut back the rose bushes.
(Gül çalılarını budama zamanı geldi.)
Cut through
Anlamı:
- (Soyut olarak) karmaşık bir şeyi kolayca anlamak ya da çözmek: Engelleri aşmak.
Örnek: Her speech cut through the confusion. (Konuşması kafa karışıklığını ortadan kaldırdı.)
Cut across
Anlamı:
- Kestirme yol kullanmak: Daha kısa bir güzergâh izlemek.
- Evrensel olarak etkili olmak: Farklı grupları veya alanları etkilemek.
Örnekler:
- We cut across the field to save time.
(Zaman kazanmak için tarlanın içinden geçtik.) - This issue cuts across all age groups.
(Bu sorun tüm yaş gruplarını etkiliyor.)
Cut into
Anlamı:
- Zaman, para vb. kaynağı azaltmak: Bir kaynağın kullanılabilirliğini düşürmek.
- Bir şeyin içine doğru kesmek: Fiziksel olarak bir yüzeye girmek.
Örnekler:
- Working weekends really cuts into my family time.
(Hafta sonu çalışmak aile zamanımı gerçekten azaltıyor.) - He cut into the cake with a big knife.
(Pastayı büyük bir bıçakla kesti.)
Cut loose
Anlamı:
- Bağı koparmak: Kontrolden çıkmak veya birinden/şeyden özgürleşmek.
- Serbest bırakmak: Fiziksel ya da mecazî anlamda bir şeyi salıvermek.
- (Gayriresmi) Eğlenmek, rahatlamak: Kısıtlamaları bırakıp özgürce davranmak.
Örnekler:
- He finally cut loose from his toxic job.
(Zararlı işinden sonunda kurtuldu.) - The boat was cut loose from the dock.
(Tekne iskeleden serbest bırakıldı.) - Let’s cut loose and enjoy the party!
(Hadi rahatlayalım ve partinin tadını çıkaralım!)
“Cut” phrasal verbleri: Bilgi testi!
Sıkça sorulan sorular
Cut it ne demek?
“Cut it” ifadesi, özellikle informal konuşmalarda “yeter artık”, “kes şunu” anlamında kullanılır. Bazen de bir kişinin ya da şeyin yeterli olup olmadığını belirtmek için “cut it” kullanılır.
Cut and paste ne demek?
“Cut and paste”, bilgisayar terimi olarak bir metin ya da dosyayı bulunduğu yerden kesip başka bir yere yapıştırmak anlamına gelir. Türkçede “kes ve yapıştır” olarak bilinir.
Separable phrasal verbs ne demektir?
Separable phrasal verblerde, nesne cümlede fiil ile edat/zarfın arasına girebilir. Örneğin: “Turn the light off” ya da “Turn off the light” gibi.
Novakid’le tanışın!
Çocuğunuz İngilizce öğrenirken deyimsel fiilleri eğlenceli ve doğal bir şekilde mi kavrasın istiyorsunuz? Novakid’in çocuklara özel hazırladığı çevrimiçi grup dersleriyle bu mümkün! Phrasal verb’ler gibi gündelik İngilizce yapılarını oyunlar ve konuşma temelli aktivitelerle öğrenmek Novakid’de çok daha kolay ve eğlenceli. İlk deneme dersinizi hemen ücretsiz alın!
Yöntemimizi metodoloji uzmanımızdan dinleyin: