- İngilizcede “agree” ile kurulan katılma ve onaylama cümleleri
- “Agree” ile kurulan İngilizce deyimsel fiiller
- “Disagree” kelimesinin anlamı ve cümle içinde kullanımı
- Novakid’le tanışın!
- İngilizcede “agree” (onaylamak, kabul etmek, hemfikir olmak) kelimesi günlük hayatta sıklıkla karşımıza çıkan bir kelimedir.
- “Agree to”, “agree with”, “agree on/about” ve “agree that”, bu kelimenin sahip olduğu deyimsel fiillerdir.
- Bir kelimenin sahip olduğu deyimsel fiiller anlam olarak birbirlerinden çok farklı olabileceği için hepsini tek tek öğrenmek gerekir.
- “Disagree” kelimesi bir duruma veya birine katılmadığımızı belirtmek için kullanılır.
Novakid öğretmeni Ali Sullivan İngilizce öğrenirken bir ifadeyi dile getirmenin farklı yollarını öğrenmenin önemli olduğunu savunuyor:
“İngilizce öğrenirken öğrencilerin kendilerini bir ifade ile sınırlandırmaması, dilin çeşitli özellikleriyle yakınlık geliştirmeleri için önemlidir. Aynı zamanda tek bir anlamı farklı ifadelerle aktarabilmek, dilde ustalık geliştirmek için önemlidir.”
İster kişisel hayatımız olsun ister iş hayatı… Hayatımız boyunca farklı durumlarla karşılaşır ve bu durumlar karşısında fikir belirtmemiz gerekir. Bunu yapmanın en yaygın yolu ise “agree” cümleleridir.
“Agree” söylenilen şeyi onaylamak, aynı fikirde olmak, kabul etmek ve katılmak anlamına gelir. Konuştuğumuz kişi bir konu hakkında fikrini belirtir ve biz de onla aynı fikre sahip olduğumuzu söylemek istersek bunun için “agree” kelimesini kullanırız. Aynı şekilde birisi bize bir teklifle gelirse, örneğin bir projede birlikte çalışmak isterse, ve biz de bu teklifi kabul etmek istersek yine “agree” kelimesini kullanırız.
Ancak İngilizce “agree” kelimesini kullanmanın, biriyle aynı fikirde olduğumuzu belirtmenin oldukça fazla yöntemi vardır. Bu yüzden yazımızda önce günlük hayatta karşılaşabileceğimiz “agree” kelimesinin cümle örneklerine yer verdik, daha sonra sonra bu kelime ile kullanılan deyimsel fiiller (phrasal verbs) üzerinde durduk.
İngilizcede “agree” ile kurulan katılma ve onaylama cümleleri
- I agree with what you said in the meeting. (Toplantıda söylediğin şeye katılıyorum.)
- You suggest that everyone has some level of responsibility to the world, and I couldn’t agree with you more. (Herkesin dünyaya karşı belli bir seviyede sorumluluğu olduğunu öne sürüyorsun ve ben de sana daha fazla katılamazdım.)
- Sarah and I agree that leaving here will be the best decision. (Sarah ve ben buradan gitmenin en iyi karar olduğu konusunda hemfikiriz.)
- I’m not sure I understand her way of thinking, but I absolutely agree that we should have more vending machines in the city. (Onun düşünme şeklini anladığımdan emin değilim, ama şehirde daha fazla otomata ihtiyacımız olduğuna kesinlikle katılıyorum.)
- I don’t agree with neither your suggestion nor the reason behind it. (Ne önerine ne de arkasındaki sebebe katılıyorum.)
- I agree that purple looks better with gray, but it’s her birthday party and if she wants to wear a purple and pink dress, she can do it. (Morun griyle daha iyi durduğuna katılıyorum, ama bu onun doğum günü partisi ve mor ve pembe elbise giymek istiyorsa bunu yapabilir.)
- Your teacher agreeing with your opinion doesn’t mean that mine is irrelevant. (Öğretmeninin fikrine katılması benim fikrimin alakasız olduğu anlamına gelmiyor.)
- I don’t like rock music, but I agree that it was very influential in the 70s. (Rock müzik sevmiyorum, ama 70’li yıllarda çok etkili olduğuna katılıyorum.)
- We agreed about the date and the hour, but can’t seem the agree on which venue to rent. (Güne ve saate karar verdik, ama mekanda bir karara varamıyoruz gibi duruyor.)
“Agree” ile kurulan İngilizce deyimsel fiiller
Şimdi de “agree” ile ilgili deyimsel fiillere göz atalım. Bunlardan bazılarını yukarıda cümlelerde kullandık, ancak doğru bir şekilde kullanmak için birbirlerinden ayırt edebilmemiz gerekir.
- Agree on / about
Bir konuya veya plana katıldığımızı, karar verdiğimizi belirtmek için kullanılır.
Örnek: We agreed on a date for the graduation ceremony. (Mezuniyet töreni için bir tarihe karar verdik.)
Örnek: I agree about the fact that there will be no point of return after this. (Bundan sonra geri dönüş olmayacağına katılıyorum.)
- Agree with
Birine katıldığımızı, onunla aynı fikirde olduğumuzu ifade etmek için kullanılır.
Örnek: I agree with you, we need to do something about this situation before he hears about it. (Sana katılıyorum, onun kulağına gitmeden önce bu durumla ilgili bir şey yapmamız gerekiyor.)
Örnek: He said he found this plan ridiculous just because he didn’t like her, but deep down he agreed with everything she said. (Sırf ondan hoşlanmadığı için planı gülünç bulduğunu söyledi, ama içten içe dediği her şeye katılmıştı.)
- Agree to
Bir şeyi yapmayı kabul ettiğimizi ifade etmek için kullanılır. Cümlede bu kalıbı bir fiil takip eder.
Örnek: If you’re going to pay me, I agree to do some house chores. (Bana para vereceksen birkaç ev işi yapmayı kabul ediyorum.)
Örnek: I would have agreed to go with you if you’d only asked me. (Sadece sorsaydın senle gitmeyi kabul ederdim.)
- Agree that
Cümlede “agree that” kullanıldıktan sonra kabul ettiğimiz, katıldığımız şey söylenir. Diğer deyimsel fiillerden farklı olarak öznesi de olan tam bir cümle ile devam eder.
Örnek: I agree that the movie was so average, but you can’t deny that it was fun to watch in a theater. (Filmin ortalama olduğuna katılıyorum, ama sinemada izlemesi eğlenceli olduğunu reddedemezsin.)
Örnek: Doctors agree that mental health has an impact on physical health. (Doktorlar ruhsal sağlığın fiziksel sağlığın üzerinde etkisi olduğuna katılıyor.)
“Disagree” kelimesinin anlamı ve cümle içinde kullanımı
“Agree” kelimesinin tam tersi anlama sahip olan “disagree”, bir duruma veya bir şeye katılmadığımızı ve onaylamadığımızı belirtmek için kullanılır. Bu ifade için “not agree” de kullanılabilse de “disagree” sıklıkla tercih edilir ve “agree” ile birlikte öğrenmemiz gerekir. O zaman gelin birkaç örneğe bakalım.
Örnek: He disagrees with everything you say. It’s like he’s enjoying it. (Söylediğin her şeye karşı çıkıyor. Sanki bundan zevk alıyor gibi.)
Örnek: People change all the time. You can disagree with a comment you made two years ago, and you from two years ago can disagree with something you’ve said five years ago. (İnsanlar her zaman değişir. İki yıl önce yaptığın bir yoruma artık katılmıyor olabilirsin, ve iki yıl önceki sen beş yıl önce söylediğin bir şeye katılmayabilir.)
Örnek: You disagree with me, but it’s the only thing we can do right now. (Bana katılmıyorsun, ama şu an yapabileceğimiz tek şey bu.)
Yazımızın sonuna geldik. İngilizce kelimeleri doğru kullanmak için “phrasal verb”leri, yani deyimsel fiilleri birbirinden ayırt edebilmemiz gerekir. Bu yazımız aracılığıyla “agree” kelimesinin deyimsel fiillerini öğrenebilir ve doğru bir şekilde kullanmaya başlayabilirsiniz. Başarılar!
Novakid’le tanışın!
İngilizce öğrenmek istiyor ya da İngilizceni geliştirmek istiyor ama bunun için kursa gitmek istemiyor musunuz? Novakid’in çevrimiçi dersleriyle kendi evinizden sizin seviyenize uygun planlanmış dersler alabilir, deneyimli öğretmenlerimizle eğlenerek İngilizcenizi geliştirebilirsiniz! Şimdi seviyenizi tespit edin ve Novakid’le İngilizce yolculuğunuza başlayın.








