Scrolltop arrow icon
Bu fırsat kaçmaz!
BLOGTR25 promosyon kodu ile %25 indirim + 1 aylık ücretsiz konuşma pratiği dersleri kazanın!
İki dilli bir çocuk mu yetiştirmek istiyorsunuz?
Ücretsiz deneme dersi için hemen kaydolun!
ÜCRETSİZ DENEYİN
Paylaş
X share icon
16.09.2025
Time icon 8 dk.

İngilizcede “proof” ve “prove” arasındaki farkı öğrenelim!

İçindekiler
  1. İngilizcede “proof” nedir?
  2. İngilizcede “prove” nedir?
  3. “Proof” ve “prove” arasındaki fark tam olarak nedir?
  4. Proof ve prove: Test
  5. Sıkça sorulan sorular
  6. Novakid’le tanışın!
Önemli Noktalar
  • “Proof” kelimesi bir isim olarak kullanılıyor ve bir olayın ya da iddianın doğruluğunu gösteren kanıt anlamına geliyor. Günlük konuşmalarda, belgelerde ve teknik alanlarda sıkça geçiyor.
  • “Prove” fiil olarak kullanılıyor ve bir şeyin doğru olduğunu göstermek, kanıtlamak anlamına geliyor. “Prove that” ve “prove something to someone” yapılarıyla yaygın bir biçimde kullanılıyor.
  • “Proof of” kalıbı belge veya kanıt anlamında yaygınken, “prove that” kalıbı kanıtlama eylemini ifade ediyor.
  • İki kelime gramer ve cümledeki görev açısından farklılık gösteriyor; “proof” özne/nesne olurken “prove” yüklem görevinde yer alıyor.

İngilizcede “proof” ve “prove” kelimeleri birbirine çok benziyor ama farklı anlamlar taşıyor. “Proof” kelimesi bir isim olarak karşımıza çıkıyor ve “kanıt” anlamında kullanılıyor. “Prove” ise bir fiil olarak “kanıtlamak” anlamına geliyor. Örneğin “proof” bir durumun doğru olduğunu gösteren belgeyi ifade ederken, “prove” ise o durumu doğrulama eylemini anlatıyor. 

Bu yazımızda, iki kelimenin nasıl kullanıldığını örneklerle gösteriyor, aralarındaki farkları netleştiriyor ve doğru kullanım için ipuçları sunuyoruz!

İngilizcede “proof” nedir?

“Proof” kelimesi İngilizcede genellikle kanıt, belge, kanıtlama ya da dayanak anlamlarında kullanılıyor. Bir düşüncenin, ifadenin veya olayın doğruluğunu göstermek için somut bir örnek ya da belge sunulduğunda bu kelime devreye giriyor. Tür olarak isim olduğu için cümle içinde özne veya nesne görevinde yer alıyor. Kullanım alanlarından ayrı ayrı bahsedelim:

  1. Kanıt anlamında kullanımı

En yaygın anlamı, bir şeyin doğru olduğunu gösteren kanıt. Bu kullanım günlük konuşmalarda, akademik metinlerde ya da hukuki belgelerde sıkça yer alıyor.

  • Örnek: Do you have any proof of your identity? (Kimliğini doğrulayan herhangi bir kanıtın var mı?)

Burada “proof” kelimesi “kanıt” anlamında geçiyor ve bir belge ya da tanık gibi fiziksel bir şeyi ifade ediyor.

  1. Belgelerle kanıtlama

Resmî işlemler sırasında bir şeyin ispatı olarak sunulan belgeler için de yine “proof” kelimesi kullanılıyor.

  • Örnek: She gave the school a proof of address. (Okula ikametgah belgesi belgesi/adres kanıtı sundu.)

Bu gibi durumlarda “proof of” yapısı oldukça yaygın. “Proof of payment” (ödeme kanıtı/belgesi), “proof of residency” (ikamet kanıtı/belgesi), “proof of age” (yaş kanıtı/belgesi) gibi ifadeler günlük yaşamda sıkça geçiyor.

  1. Bilimsel veya matematiksel bağlamda kullanımı

“Proof” kelimesi aynı zamanda bilimsel veya matematiksel ispatlar için de kullanılıyor. Bu bağlamda daha teknik bir anlam taşıyor.

  • Örnek: The scientist presented a mathematical proof. (Bilim insanı matematiksel bir ispat sundu.)

Bu kullanım, “proof” kelimesinin “kanıt”tan çok, sistematik bir mantık yürütme süreciyle ulaşılan sonuç anlamında kullanıldığını gösteriyor.

  1. Sıfat hâli: proof against

“Proof” kelimesi bazı kalıplarda sıfat görevinde de yer alabiliyor. Bu durumlarda “dayanıklı, karşı korumalı” anlamında kullanılıyor. Genellikle “-proof” şeklinde başka kelimelere eklenerek birleşik sözcükler oluşturuyor.

  • Örnek: This bag is waterproof. (Bu çanta su geçirmiyor.)
  • Örnek: The glass is shatterproof. (Cam kırılmaya karşı dayanıklılık gösteriyor.)

Bu örneklerde olduğu gibi, “proof” sözcüğü “su geçirmez”, “kırılmaz” gibi dayanıklılık özelliklerini anlatıyor. Bu yapı, ürünleri tanıtırken oldukça yaygın bir şekilde kullanılıyor.

Özetlemek gerekirse, “proof”, genellikle somut bir kanıtı ifade ederken, bazı durumlarda soyut veya teknik anlamlarda da karşımıza çıkıyor. “Proof of” kalıbı günlük hayatta oldukça yaygın, sıfat hâli ise birçok pratik kullanımda hayatımızda yer buluyor.

İngilizcede “prove” nedir?

“Prove” sözcüğü İngilizcede bir fiil olarak yer alıyor ve “kanıtlamak”, “ispat etmek” ya da “göstermek” anlamlarında kullanılıyor. Bu fiil, bir fikri, iddiayı ya da durumu doğru ya da gerçek olduğunu göstermek için yapılan eylemleri ifade ediyor. 

Cümle içinde genellikle bir eylemin öznesiyle birlikte kullanılıyor ve çoğunlukla “prove that…” ya da “prove something to someone” gibi yapılarla karşımıza çıkıyor. Kullanım alanlarını daha net anlayalım:

  1. Doğruluğunu kanıtlamak

En yaygın kullanım şekli, bir şeyin doğru veya gerçek olduğunu ortaya koymak.

  • Örnek: He wants to prove that he is innocent. (Masum olduğunu kanıtlamak istiyor.)

Bu örnekte “prove” kelimesi, kişinin bir durumu ya da iddiayı doğru olduğunu göstermeye çalıştığını ifade ediyor. Cümledeki “that” bağlacı, neyin kanıtlanmak istendiğini netleştiriyor.

  1. Başkalarına bir şey göstermek

“Prove” fiili aynı zamanda bir şeyi bir kişiye kanıtlamak ya da göstermek için de kullanılıyor. Bu kullanımda “to” edatı devreye giriyor.

  • Örnek: She proved her skills to the team. (Yeteneklerini takıma kanıtlıyor.)

Burada “prove something to someone” yapısı dikkat çekiyor. Hedef kitle (“the team”) bu yapıda önemli bir yer tutuyor.

  1. Zamanla ortaya çıkan doğruluk

Bazı durumlarda, “prove” kelimesi zamanla bir şeyin öyle olduğunun anlaşılması anlamında da kullanılıyor. Yani ilk başta kesin olmayan bir şeyin, süreç içinde doğru olduğunun anlaşılması.

  • Örnek: The plan proved successful. (Plan başarılı olduğunu gösteriyor.)

Bu tür kullanımlarda “prove” fiilinin ardından genellikle bir sıfat (successful, useful, effective gibi) geliyor ve bu da durumun nasıl sonuçlandığını anlatıyor.

  1. Passive (edilgen) yapıda kullanımı

“Prove” fiili edilgen yapıda da sıkça kullanılıyor. Bu, bir şeyin başkaları tarafından kanıtlandığı anlamına geliyor.

  • Örnek: The theory was proved wrong. (Teori yanlış olduğu kanıtlandı.)

Edilgen yapılarda “was proved” ya da “has been proved” gibi kalıplar yaygın şekilde karşımıza çıkıyor.

  1. “Prove” fiilinin çekimi

“Prove” düzensiz bir fiil olduğu için geçmiş zaman formu biraz kafa karıştırabiliyor. İki doğru kullanım şekli var:

Past simple: proved

Past participle: proved veya proven

Her iki form da doğru olsa da, özellikle Amerikan İngilizcesinde “proven” daha teknik ve resmî bağlamlarda tercih ediliyor.

  • Örnek: He has proven himself to be a reliable worker. (Kendisini güvenilir bir çalışan olarak kanıtlıyor.)

“Prove” fiili, İngilizcede yalnızca akademik veya resmî metinlerde değil, günlük konuşma dilinde de epey yaygın. Bir düşünceyi desteklemek, bir kişiye bir şeyi göstermek ya da zamanla bir sonucun doğruluğunu ortaya koymak gibi çok çeşitli kullanımları bulunuyor.

“Proof” ve “prove” arasındaki fark tam olarak nedir?

“Proof” ve “prove” kelimeleri anlam bakımından birbirine çok yakın görünse de, İngilizcede farklı türlerde kullanılıyor. Doğru cümleler kurmak için bu farkı anlamanız önemli. Şimdi farkları tekrar gözden geçirelim:

  1. Tür farkı: isim vs. fiil

En temel fark, bu iki kelimenin gramer işlevinde ortaya çıkıyor:

✅Proof → İsim (noun): “Kanıt” anlamında kullanılıyor.

✅Prove → Fiil (verb): “Kanıtlamak” anlamına geliyor.

  • Örnek: We need proof before we can take action. (Harekete geçmeden önce kanıta ihtiyacımız oluyor.)
  • Örnek: We need to prove the facts before we take action. (Harekete geçmeden önce bu gerçekleri kanıtlamamız gerekiyor.)

İlk cümlede “proof” bir şeyi istemek için kullanılıyor (kanıt), ikinci cümlede ise o şeyi elde etmek için yapılan eylemi (kanıtlamak) anlatıyor.

  1. Cümledeki görev farkı

“Proof” cümle içinde çoğunlukla özne veya nesne olarak kullanılıyor.

“Prove” ise yüklem görevi görüyor ya da yüklemle birlikte çekimleniyor.

✅Proof → Nesne: I found proof of the claim. (İddianın kanıtını buluyorum.)

✅Prove → Fiil: I can prove the claim. (İddianın doğru olduğunu kanıtlayabiliyorum.)

  1. Yapı farkı: proof of vs. prove that

Kullanım kalıpları da farklılık gösteriyor:

✅“Proof of [something]”

  • Örnek: Do you have proof of your age? (Yaşının kanıtı var mı?)

✅“Prove that [clause]”

  • Örnek: Can you prove that you’re over 18? (18 yaşından büyük olduğunu kanıtlayabiliyor musun?)

Yani biri (proof) kanıtın kendisini, diğeri (prove) kanıtlama eylemini ifade ediyor.

Sık yapılan hatalar

“Proof” ve “prove” kelimeleri hem anlam hem de yazım olarak birbirine benzediği için bazı yaygın hatalara neden oluyor. Bu hataları bilmek, doğru kullanımı pekiştirmek için oldukça önemli. Sık yapılan hatalara göz atın:

  • “Prove” yerine yanlışlıkla “proof” yazmak

Bazen “kanıtlamak” fiilini ifade ederken isim olan “proof” kelimesini kullanılabiliyor.

❌ Yanlış: I want to proof my idea.

✅ Doğru: I want to prove my idea. (Fikrimi kanıtlamak istiyorum.)

Bu tür hatalarda genellikle kelimenin türü göz ardı ediliyor. Unutmayın: “proof” isim, “prove” ise fiil.

  • “A prove” gibi hatalı yapılar kurmak

“Prove” kelimesi fiil olduğu için başına “a” gibi bir artikel getirilemez.

❌ Yanlış: She gave me a prove.

✅ Doğru: She gave me proof. (Bana bir kanıt verdi.)

Bu hata özellikle Türkçeden çeviri yaparken sık yapılıyor çünkü “bir kanıt” ifadesi doğrudan “a prove” gibi yanlış bir şekilde aktarılabiliyor.

  • “Proof” kelimesine fiil gibi davranmak

Bazı kullanıcılar “proof” kelimesini fiil gibi çekimlemeye çalışıyor, bu da cümlede dilbilgisel hata oluşturuyor.

❌ Yanlış: He proofed his theory.

✅ Doğru: He proved his theory. (Teorisini kanıtladı.)

  • “Proved” ve “proven” karışıklığı

“Prove” fiilinin geçmiş hâli olarak hem proved hem de proven kullanılabiliyor fakat her durum için değişkenlik gösterebiliyor.

“Proved” her yerde kullanılabilirken “proven” daha çok resmî veya akademik bağlamda, özellikle past participle olarak tercih ediliyor.

Örnek:

She has proven herself. (Kendini kanıtlamış durumda.)

The scientist proved the hypothesis. (Bilim insanı hipotezi kanıtladı.)

👉İpucu: Kelimenin görevini düşünün

“Proof” ve “prove” arasında seçim yaparken en basit yöntem şu:

👉Cümlede bir şeyi yapmak eyleminden mi bahsediyorsunuz (fiil)? → Prove

👉Yoksa bir şeyin kendisinden, yani kanıtın nesnesinden mi? → Proof

Proof ve prove: Test

Sırada, “proof” ve “prove” sözcüklerine dair öğrendiğimiz bilgileri mini bir quiz üzerinden pekiştirmek var!

She couldn’t ______ her innocence in court.
“Prove something to someone” yapısı ne anlama geliyor?
We need to ______ that our plan works before presenting it.
Aşağıdaki cümlelerden hangisi gramer açısından doğrudur?
He wants to ______ to his team that he is capable.
This document is a ______ of your identity.
“Proof” kelimesi aşağıdaki cümlelerden hangisine uygun düşüyor?
I can’t ______ anything without evidence.
The phone is water______, so you can use it in the rain.
Aşağıdaki yapılardan hangisi doğrudur?
Yanıtlara Bak

Sıkça sorulan sorular

İşte “proof” ve “prove” sözcükleri hakkında en çok merak edilen sorular ile cevapları!

“Proof” ne demek?

“Proof” kelimesi İngilizcede genellikle kanıt, belge, kanıtlama ya da dayanak anlamlarında kullanılıyor. Bir düşüncenin, ifadenin veya olayın doğruluğunu göstermek için somut bir örnek ya da belge sunulduğunda bu kelime devreye giriyor.

“Prove” ne demek?

“Prove” kelimesi İngilizcede bir fiil olarak yer alıyor ve “kanıtlamak”, “ispat etmek” ya da “göstermek” anlamlarında kullanılıyor. Bu fiil, bir fikri, iddiayı ya da durumu doğru ya da gerçek olduğunu göstermek için yapılan eylemleri ifade ediyor. 

“Proof” ve “prove” arasındaki fark nedir?

“Proof” bir isim olarak kullanılıyor ve bir durumun ya da iddianın doğruluğunu gösteren kanıt anlamına geliyor. “Prove” ise bir fiil ve bir şeyi doğru ya da gerçek olduğunu kanıtlamak eylemini ifade ediyor. Yani “proof” kanıtın kendisiyken, “prove” o kanıtı ortaya koyma sürecini anlatıyor.

Novakid’le tanışın!

İngilizce öğrenirken kelimelerin doğru kullanımlarını öğrenmek önemli ancak en önemlisi, o dili yaşayarak öğrenmek. Siz de çocuğunuzun İngilizceyi erken yaşta öğrenirken dilbilgisi kurallarını ezberlemesini değil, etkileşimli yöntemleri keşfetmesini istiyorsanız Novakid tam size göre! Akranlarıyla iletişim kurarak hem eğlenceli hem eğitici bir eğitim alması için İngilizce derslerine göz atarak siz de aramıza katılabilirsiniz.

Ayrıca bire bir derslerimizde uyguladığımız etkili yöntemimize aşağıdaki videodan ulaşabilirsiniz:

Yorum bırak

Yorum yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA tarafından korunmaktadır ve Google Gizlilik Politikası ile Hizmet Şartları geçerlidir.

Çocuğunuzun ücretsiz deneme dersine katılacak öğretmeni seçelim!
  • Video Preview
  • Video Preview
  • Video Preview
Editörün seçimi
Öğretmenin Görüşü
İlginizi çekebilir
Bir dil seçin
Down arrow icon
Argentina Brazil Chile Colombia Czech Republic Denmark Finland France Germany Global English Global العربية Greece Hungary India Indonesia Israel Italy Japan Malaysia Netherlands Norway Poland Portugal Romania Russia Slovakia South Korea Spain Sweden Turkey
Çerezler tıpkı tatlınızın üzerine serpiştirdiğiniz Hindistan cevizi gibidir; çok daha iyi bir deneyim yaşamanızı sağlar. Bizim amacımız Novakid'i en iyi İngilizce öğrenim platformu yapmak. Bu yüzden, web sitemizi kullanırken çerezleri gönül rahatlığıyla etkinleştirebilirsiniz. Sizin için faydalı olacaklar! Çerezler ve onları nasıl kullandığımız konusunda daha çok bilgi almak için Çerez politikası sayfasına gidin.