İngilizcede “break” fiili: Fiil olan “break” ne gibi anlamlara gelebilir ve nerelerde kullanılır, öğrenelim!
- Fiil olan “break” ne demek?
- İngilizcede “break” fiilinin kullanım alanları
- İngilizcede “break” fiili: Sıkça sorulan sorular
- İngilizcede “break” fiili: Test
- Novakid’le tanışın!
İngilizcede fiillerin anlamını düz çeviri mantığıyla öğrenmek her ne kadar en başta kolay bir yolmuş gibi görünse de aslında pek de yardımcı değil. Bunun sebebi de bazı fiillerin çok çeşitli bağlamlarda kullanılıp farklı anlamlar taşıyabilmesi. “Break” fiili de buna bir örnek.
Oldukça sık kullanılan “break” fiilinin çeşitli anlamlarını iyice tanıyabilirsek, günlük konuşmalarımızda bu fiilden faydalanarak daha doğal cümleler kurabiliriz. O halde hep birlikte fiil olan “break” İngilizcede ne demek, bolca örnek cümle eşliğinde öğrenelim!
Fiil olan “break” ne demek?
İngilizcedeki “break” fiili, Türkçedeki “kırmak” fiilinin karşılığı. Ancak elbette, İngilizcedeki neredeyse her kelimede olduğu gibi, “break” fiilini de düz çeviri mantığıyla kullanmaya çalışmamalıyız.
“Break” fiili, tıpkı türkçedeki “kırmak” fiili gibi gerek somut gerekse de soyut olsun, çok çeşitli anlamlar ifade etmemizi sağlayabiliyor. Yazımızın devamında da göreceğiz ki İngilizce “break” fiili bu bakımdan bazen Türkçedeki “kırmak” fiiliyle çok benzer şekilde kullanılsa da bazı yerlerde ayrışacaklar.
“Break” fiilinin çekimleri
“Break” fiili bir irregular verb (düzensiz fiil) olduğu için kullanımından bahsetmeden önce çekimlerini göstermemiz, faydalı olacaktır.
Bu fiilin present simple’daki çekimi, diğer çoğu fiil gibi “I/you/we/they” özneleri için “break”, “he/she/it/singular they” özneleri içinse “breaks” şeklinde.
Past simple’da “break” fiilini kullanmak istediğimizde ise “broke” şeklinde çekimliyoruz. Dikkat edin, “breaked” gibi bir kullanım söz konusu değil!
Bu fiilin past participle, yani adında perfect geçen tense yapılarındaki çekimi ise “broken” şeklinde.
İngilizcede “break” fiilinin kullanım alanları
Yukarıda bahsettiğimiz geniş anlamı sebebiyle “break” fiilini her gördüğümüz yerde “kırmak” diye çeviremeyiz. Fakat bu fiilin kullanım alanlarına hakimsek bu durum hiç de kafa karıştırıcı olmayacaktır. O zaman haydi, “break” fiilinin çeşitli anlamlarını örnek cümleler eşliğinde keşfedelim!
- Fiziksel olarak parçalara ayırmak/ayrılmak
“Break” fiilinin Türkçedeki ilk karşılığının “kırmak” olduğunu öğrendiğimizde doğal olarak bu fiili bir nesneyi parçalara ayırma eyleminden bahsederken kullanabileceğimizi anlıyoruz.
Bu anlamdan hareketle İngilizcede çoğu zaman passive voice (edilgen çatı) yapısıyla bir şeyin kırık olduğunun belirtildiğini de görebiliriz.
Örnek: She accidentally broke the vase when moving furniture. (Mobiltaları taşırken kazara vazoyu kırdı.)
Örnek: I accidentally broke the glass while washing the dishes. (Bulaşıkları yıkarken kazara bardağı kırdım.)
Örnek: He broke his glasses when he sat on them. (Üzerine oturduğunda gözlüğünü kırdı.)
Örnek: Don’t sit on that chair; it’s broken. (O sandalyeye oturma; kırık.)
Ancak burada dilbilgisi açısından ilginç bir olay da var. Biliyoruz ki biz Türkçede “kırmak” ve “kırılmak” fiillerini ayrı tutuyoruz. “Kırılmak” eylemini, “kırmak” eyleminin edilgen haliyle elde ediyoruz. İngilizcede ise durum böyle değil. Hem “kırmak”, hem de “kırılmak” derken “break” fiilini kullanıyoruz!
Örnek: The branch broke under his weight. (Dal, onun ağırlığı altında kırıldı.)
Örnek: The ice broke beneath their feet as they crossed the frozen lake. (Donmuş gölü geçerken ayaklarının altındaki buz kırıldı.)
Örnek: The mirror broke into a thousand pieces. (Ayna kırılıp binlerce parçaya ayrıldı.)
Tabii bu, “break” fiilinin “something was broken (by someone)” şeklindeki kullanımının yanlış olduğunu anlamına da gelmiyor. Ancak “break” fiilini “kırılmak” anlamında kullandığımız cümlelerle “something was broken” şeklinde kurduğumuz cümleler, biraz farklı anlaşılabilir.
Örneğin, “The mirror broke.” dediğimizde aynanın o an kırıldığını, eylemin aniden olup bittiğini anlarız. “The mirror was broken.” dediğimizde ise daha ziyade, aynanın zaten önceden kırılmış olduğu anlaşılabilir.
Bu anlaşılmalar elbette tamamen cümlenin bağlamına dayanıyor. Mesela, “The mirror was broken by John.” (Ayna, John tarafından kırıldı.) cümlesi de dilbilgisi bakımından gayet doğru. Bu cümleyi de, örneğin, İngilizcede vurgu yaparak aynayı ön plana çıkarmak istediğimizde, ama bir yandan da kıran kişinin kim olduğunu belirtmek istediğimizde kullanabiliriz. Ancak eğer sadece aynanın kırılması durumu önemliyse ve anlık olarak gerçekleşiyorsa çoğu konuşmacı, “The mirror broke.” cümlesini daha doğal bulacaktır.
- Bir şeyi bölmek, devam etmesini engellemek
Türkçedeki “kırmak” fiilinin aksine İngilizcedeki “break” fiili, normalde sürekliliği olması beklenen bir şeyin bölünmesinden ya da devam etmesinin engellenmesinden bahsederken de kullanılabiliyor.
Örnek: She broke the silence with a loud laugh. (Sessizliği yüksek bir kahkahayla bozdu.)
Örnek: The police broke the fight before it got worse. (Polis, kavga kötüleşmeden önce müdahale etti.)
Örnek: The news broadcast broke the regular TV programming. (Haber yayını normal TV programını böldü.)
Örnek: He broke her concentration by playing loud music. (Yüksek sesli müzik çalarak onun konsantrasyonunu bozdu.)
- Bir kurala, anlaşmaya ya da söze uymamak
“Break” fiili önceden belirlenmiş kurallara, yapılan bir anlaşmaya, verilen bir söze ya da benzer bir duruma uyulmayan durumları belirtirken de kullanılıyor. Burada soyut olarak “kırılan” şey, koyulan kurallar ya da yapılan anlaşma oluyor.
Örnek: He broke the speed limit and got a ticket. (Hız sınırını aştı ve ceza yedi.)
Örnek: She promised to help but broke her word. (Yardım edeceğine söz verdi ama sözünü tutmadı.)
Örnek: You can’t just break the rules whenever you want. (İstediğin zaman kuralları çiğneyemezsin.)
Örnek: They broke their promise to arrive on time. (Zamanında gelme sözlerini tutmadılar.)
Örnek: He broke the family tradition by not wearing his grandfather’s suit to the wedding. (Düğününde dedesinin takımını giymeyerek aile geleneğini bozdu.)
- Parçalara bölmek
İngilizcede “break” fiili aynı zamanda büyük bir şeyi daha küçük parçalara bölmek anlamında da kullanılabilir. Parçalara bölünen şey bir nesne de olabilir, bir grup da.
“Break” fiilinin bu kullanımında bir edat (preposition) olan “into” da işin içine giriyor. Parçalara bölme anlamına geldiğinde “break” fiili, “to break + (bölünen şey) + into + (kaç parçaya veya neye bölündüğü” şeklindeki bir formülü izliyoruz.
Bazı kalıplaşmış ifadelerde ise “into” yerine “in” edatı karşımıza çıkabilir. Örneğin “bir şeyi yarıya bölmek” ifadesini İngilizcede “break (something) in half” şeklinde söyleriz.
Örnek: Let’s break the chocolate into pieces and share it. (Çikolatayı parçalara ayırıp paylaşalım.)
Örnek: He broke the task into smaller steps to make it easier. (Görevi daha kolay olması için küçük adımlara böldü.)
Örnek: The teacher broke the lesson into three sections. (Öğretmen dersi üç bölüme ayırdı.)
Örnek: She broke the day into study, exercise, and relaxation. (Günü ders, egzersiz ve dinlenme olarak böldü.)
Örnek: Can you break this cookie in half? (Bu kurabiyeyi ikiye böler misin?)
- Aniden başlamak
“Break” fiili, birtakım edatlarla birlikte kullanıldığında aniden başlamak ya da aniden bir tepki vermek anlamını ifade etmemize de yarayabiliyor. Bu iki edat da “off” ve “into”.
“Break off” şeklinde oluşturduğumuz phrasal verb (deyimsel fiil) yapısı, bir olayın aniden başlaması anlamına geliyor. Bunu Türkçeye “patlak vermek” şeklinde çevirebiliriz.
“Break into (tepki, duygu vb.)” yapısı ise bir kişinin aniden bir tepki verdiğini, bir duygu hissettiğini gösteriyor.
Örnek: A storm broke out in the middle of the night. (Gece yarısı bir fırtına patlak verdi.)
Örnek: War broke out between the two countries. (İki ülke arasında savaş çıktı.)
Örnek: She broke into tears after hearing the bad news. (Kötü haberi alınca gözyaşlarına boğuldu.)
Örnek: The crowd broke into applause. (Kalabalık alkışlara boğuldu.)
Örnek: He broke into laughter when he saw the costume. (Kostümü görünce kahkahalara boğuldu.)
- Bir alışkanlığı bırakmak
Tıpkı bir anlaşmaya veya kurala ters düşmekte olduğu gibi, bir alışkanlığa ters bir şey yaptığımızda da “break” fiilini kullanabiliyoruz. Bir nevi, alışkanlığı “kırıyoruz”.
Örnek: He’s trying to break his habit of smoking. (Sigara içme alışkanlığını bırakmaya çalışıyor.)
Örnek: I finally broke my addiction to junk food. (Sonunda abur cubur bağımlılığımı yendim.)
Örnek: It’s hard to break old habits. (Eski alışkanlıkları bırakmak zordur.)
Örnek: She broke her routine by going to a new café. (Yeni bir kafeye giderek rutinini bozdu.)
- Önemli bir haber vermek
“Break” fiilini içeren çok yaygın bir kalıp, “break the news” ifadesi. “Break” fiilini bu ifadede kullandığımızda önemli bir haberin birine duyurulmasından bahsediyoruz.
Örnek: I didn’t know how to break the news to her. (Ona haberi nasıl vereceğimi bilemedim.)
Örnek: He broke the news of his promotion to his family. (Terfi haberini ailesine verdi.)
Örnek: Who broke the news to the media? (Haberi medyaya kim verdi?)
- Kalp kırmak
Türkçedeki “kalp kırmak” kalıbını “break” fiilini kullanarak İngilizceye doğrudan aktarabiliyoruz. “To break someone’s heart” ifadesi, tam olarak Türkçede olduğu gibi birini çok üzmek anlamına geliyor.
Ancak bir konuya dikkat edelim: Türkçede “birini üzmek” anlamına gelen “kırmak” fiilini İngilizceye doğrudan “break” fiiliyle geçiremeyiz. Aslında İngilizcede de “to break someone” kalıbı birini üzmek anlamına geliyor, fakat burada çok çok büyük bir üzüntüden bahsediyoruz.
Yani İngilizcedeki “to break someone” yapısını Türkçeye “birini kırmak” diye çevirmek yetersiz olur. Daha ziyade, İngilizcede bu kalıbı kullanınca “birini üzüntüden mahvetmek” anlamını veriyoruz. Dikkat edelim de “break” fiilini kullanarak İngilizce duygular hakkında konuşurken bir üzüntüyü fazla abartmış olmayalım!
Örnek: Don’t break her heart with empty promises. (Boş vaatlerle onun kalbini kırma.)
Örnek: He broke my heart when he forgot my birthday. (Doğum günümü unuttuğunda kalbimi kırdı.)
- Rekor kırmak
“Break” fiiliyle Türkçeden İngilizceye doğrudan aktarabildiğimiz bir diğer kalıp da “rekor kırmak”.
Örnek: She broke the world record in swimming. (Yüzmede dünya rekorunu kırdı.)
Örnek: They broke the record for the most pizzas eaten. (En çok pizza yeme rekorunu kırdılar.)
- Günün doğması
Son olarak, “break” fiilinin çok özel bir anlamı, günün doğmasını ifade edebiliyor. Bu kullanımda öznemiz sadece “dawn” (şafak) veya “day” (gün) olabilir.
Örnek: As dawn breaks, the birds begin to sing. (Şafak sökerken kuşlar ötüşmeye başlar.)
Örnek: Day breaks earlier in the summer than in the winter. (Yazın gün, kışa göre daha erken doğar.)
İngilizcede “break” fiili: Sıkça sorulan sorular
“Break” fiilinin başlıca kullanım alanları böyleydi. Bu fiil hakkında sıkça sorulan sorulardan bazıları ise aşağıdaki şekilde:
Breaks ne için kullanılır?
İngilizcede break fiilinin başlıca anlamı “kırmak” şeklindedir. Ancak bu fiil bir şeyi parçalara bölmek, bir olayı durdurmak, bir anlaşmaya uymamak, önemli bir haberi vermek, bir alışkanlığa ters düşecek şekilde davranmak, kalp kırmak, rekor kırmak gibi anlamlara da gelebilir.
Break fiili ne demek?
“Break” fiili İngilizcede “kırmak” demektir. Ancak cümlenin bağlamına göre (bir nesneyi, grubu, ya da bir olayı) bölmek, bir anlaşmaya, kurala ya da söze uymamak, önemli bir haberi vermek ve bir alışkanlığı bırakmak anlamlarına da gelebilir. Kalp kırmak ve rekor kırmak için de kullanılır.
Break düzenli mi düzensiz mi?
“Break” fiili, düzensiz bir fiildir. Bu fiilin past simple’daki hali “broke”, perfect içeren tenselerdeki kullanımı (yani past participle hali) ise “broken” şeklindedir.
İngilizcede “break” fiili: Test
Şimdi de bir bilgi testiyle “break” fiili hakkında öğrendiklerimizi pekiştirme vakti!
Novakid’le tanışın!
“Break” fiili gibi anlamı değişebilen kelimeleri öğrenmek, etkili bir yöntem uygulanırsa hiç de zor değil. Çocuklara İngilizceyi her yönüyle en iyi şekilde öğreten yöntemleri Novakid’deki online İngilizce derslerimizde uyguluyoruz. Siz de hemen aramıza katılın ve konuşma pratiği derslerimizden bir ay ücretsiz faydalanın!
Teke tek derslerimizin işlenişi hakkında bilgi almak için aşağıdaki videoya göz atmayı da unutmayın:
Siz de çocuğunuzun İngilizceyi yaşayarak öğrenmesi için ücretsiz deneme dersinizi şimdi alın!